Category Archive : Evlilik ve İlişkiler

En zor ilişki kararlarından bir tanesidir, sizi aldatan eşinize ikinci bir şans verip vermemek. Özellikle de bu karar eşiniz size yalan söylediyse, sizi manipüle ettiyse, yaşadığı diğer ilişkiyi ört bas etmeye çalıştıysa daha da zordur.

Fakat eşiniz genel anlamda güvenilir ise, aldattığından pişman ve gerçekten bundan sonrası için sadık kalacağına söz veriyorsa, birbirinizi sevdiğinize ikna olduysanız o zaman ne yapmalısınız?

Aldatma her zaman evliliğinizin bittiği anlamına gelmez, özellikle de eşiniz gerçekten yaptığından pişman olduysa. Özellikle uzun süredir evliyseniz, çocuklarınız varsa, bu evliliğin devam etmesi için bir umut olarak düşünülebilir.

Fakat ne olursa olsun bundan sonra ikiniz de evliliğinizin, aranızdaki bağın artık eskisi gibi olmayacağını bilmelisiniz. Eğer bir şeylerin değişmesini istiyorsanız hiçbir şey olmamış gibi davranmamalısınız. İkinizin de bu evliliğe dair yapılması gereken çok şeyin olduğunu bilmesi gerekir. Eşinize ikinci bir şans vermeden önce, yaşadığınız acıdan ve öfkeden kurtulmak, güven ilişkinizin yeniden onarılması, yeniden aranızda ki yakınlığın inşa edilmesi ve iletişimin güçlendirilmesi üzerine düşünmelisiniz.

Kendinize Şu Soruları Sormalısınız

  • Eşiniz sizi ilk defa mı aldattı?
  • Eşiniz aldatmanın sizde sebep olduğu duyguları anlayabiliyor mu?
  • Eşiniz aldatmayı bir sorun olarak görüyor mu?
  • Aldatmanın sebepleri ne olursa olsun eşiniz kendisinde değiştirilmesi gereken yönlerin olduğun kabul ediyor mu?
  • Eşinizin gerçekten pişman olduğuna inanıyor musunuz?
  • Eşiniz bu konuda çift olarak ve bireysel olarak yardım almayı kabul ediyor mu
  • Eşinizle bundan sonra neşeli, huzurlu bir evlilik sürdürebileceğinize inanıyor musunuz?
  • Eşinizin ilişki kurduğu kişiyle tüm bağları koptu mu?
  • Eşinize bir daha güvenebileceğinize inanıyor musunuz?
  • Evliliğinizin kurtarılmaya değer olduğunu düşünüyor musunuz?
  • Eşinizi affedebilir misiniz yoksa bu durumu devamlı evliliğinizde sıcak bir halde mi tutarsınız?
  • Eşinizden intikam almayı veya misilleme yapmayı düşünüyor musunuz?
  • Evliliğiniz üzerinde çalışmaya ve sorunlarınızı çözmeye hazır ve istekli misiniz?
  • Eşiniz yakalandığına mı üzülmekte yoksa size yaşattığı acıya mı üzülmekte? Bu önemli bir ayrıntıdır.

Bu soruları kendinize sormak ve dürüstçe cevap vermek bundan sonrasında ne yapacağınızı, eşinize ikinci bir şans verip vermeyeceğinizi anlamanıza yardımcı olabilir. Eğer tek başınıza bu soruların cevaplarını bulmakta zorlanıyorsanız bir uzmandan mutlaka yardım almayı düşünmelisiniz.

Diyelim ki eşinize ikinci bir şans vermeye karar verdiniz, o zaman eşinize bunun son bir fırsat olduğunu ve tekrarlanırsa artık başka bir şansının olmayacağını söyleyebilirsiniz. Ayrıca eşinize, kendisine şans vermenizin, bu konuda uzlaşmaya, bir şeyleri düzeltmeye çalışmak isteğinde olmanızın, aldatma davranışına göz yumduğunuz anlamına gelmediğini anlatmak önemlidir. Bunun yanı sıra aldatan eşin, neden aldattığına dair açıklamalar yapması, eşinin sorularını cevaplaması, gerçekten özür dilemesi, bundan sonrası için dürüst ve güvenilir olması önemlidir. Örneğin, eşinizin telefon mesajlarına, maillerine, sosyal medya hesaplarına erişebilme isteğiniz olabilir ve aldatan taraf bu şeffaflığı sağlamayı kabul etmelidir. Çizilen bu sınırlar ile hem eşiniz sorumluluk alır, hem de siz kendinizi daha güvende hissedersiniz.

Kendinize Karşı Acımasız Olmayın

Aldatılan çoğu eş bunu kişisel olarak algılar, kendilerini suçlayabilir, kendilerinin iyi, güzel, değerli vs olmadığına inanarak, eğer farklı olsalardı aldatılmayacaklarına inanabilirler. Ama bu inanç gerçeklerden uzak bir inançtır. Kendinize verdiğiniz değer, ne olursa olsun eşinizin sizinle ilgili görüşlerine bağlı olmamalıdır. Aldatma ile ilgili sorumluluk eşinize aittir, evet belki bir uzman yardımı alarak düzeltilmesi gereken hususlar vardır, fakat sebep ne olursa olsun bu durum aldatmayı mazur göstermez.

Sonuç olarak, seçeceğiniz yolun ne olacağına kimse sizin yerinize karar veremez. Kendiniz ve evliliğiniz için doğru olanı ancak siz belirleyebilirsiniz. Seçiminiz konusunda bir karar almadan önce bu konuyla ilgili bilgi ve danışmanlık almak en sağlıklısı olacaktır. Bir evlilik terapisti veya danışmanla görüşmek doğru seçimi yapmanıza yardımcı olabilir.

Klnk.Psk. Sezen Sağlam

 

Kaynak: https://www.verywellmind.com/giving-cheating-spouse-second-chance-2303074

Aldatma travmatik bir durum olup, bir evlilikte karşılaşılabilecek en zorlu problemlerden birisidir. Bazı eşler aldatıldıklarını öğrenmelerine rağmen duruma kör olabilirken, bazıları ise eşinin anormal davranışları nedeniyle aldatıldığından şüphe edebilir. Eşinizin aldattığına dair birçok işaret olabilir. Tabi ki bu işaretler kesin doğruluğu yansıtmayıp, kişiden kişiye ve yaşanılan durumlara göre de ortaya çıkabilir.

 

Eşinizle Olan İletişiminizdeki Değişiklikler

  • Artık eşinizin sizinle eskisi gibi iletişim kurmasını sağlayamıyorsanız
  • Söylediklerinizi duymazdan geliyorsa
  • Rahatsız edici bir konudan kaçınmak için konuyu değiştiriyorsa
  • Siz daha tek kelime bile söylemeden öfkeleniyorsa
  • Sorduğunuz soruları cevaplamayı reddediyorsa
  • Mevcut sorun hakkında konuşmak yerine suçlamalarda bulunuyorsa
  • Konuşmaktan kaçınmak için sizi devamlı erteliyor ve bahaneler buluyorsa

 

Görünümünde ve Hobilerinde Değişiklikler

Elbette ki görünümünde değişiklikler yapan ve her hobi edinen eş aldatmıyordur, ama ilginizi çeken ve düşünmeniz gereken durumlar olabilir.

  • Eşiniz her zamankinden daha farklı ve güzel giyiniyor veya görünüşüne karşı ani bir ilgisi oluştuysa
  • Eşiniz, günde birkaç saat alışılmadık yeni bir hobi ediniyorsa. Siz onun bu yeni edindiği hobilerine ilgi gösterdiğinizde, verdiği cevaplar belirsizlik içeriyor veya sizde üzüntü yaratıyorsa.
  • Eşiniz işte daha uzun saatler çalışıyorsa.

 

Davranış Değişiklikleri

Eşinizin davranış değişiklikleri tabi ki her zaman bir sadakatsizlik varlığını göstermez. Kişi yaşadığı bir takım problemler veya iş stresi gibi konular yüzünden de değişik davranışlar sergileyebilir. Belirtilen sebepler bir aldatmanın varlığını işaret ediyor olabilir de olmayabilir de.

  • Eşiniz size veya çocuklarınıza karşı eskisinden daha olumsuz ve aksi davranıyorsa.
  • Eşiniz sizi daha çok eleştiriyorsa.
  • Eşiniz sizinle veya çevresindekilerle daha sık kavga ediyorsa.
  • Sadakatsizlik veya ilişkilerden bahsettiğinizde eşiniz çok savunmacı bir tavır sergiliyorsa.
  • Aldatma konusunda bir güvence istediğinizde, verdiği cevap size tatmin edici gelmiyorsa.

 

Yalan ve Kaçınma

Evlilikte sahtekârlık bir alarm durumudur. Yalan ve kaçınma stratejileri, eşinizin aldatıyor olabileceğini gösterebilir.

  • Eşinizin sizden devamlı kaçtığını fark ediyorsanız.
  • Artık sizinle bir yerlere gitmek ya da bir şeyler yapmak istemiyorsa.
  • Eşinizin size çeşitli konularda yalan söylediğini fark ediyorsanız.
  • Eşinizin sırrına ortak olan arkadaşları, sizin yanınızda endişeli tavırlar sergiliyorlarsa.
  • Eşinizin şeffaflığının kaybolduğunu ve daha gizemli göründüğünü fark ediyorsanız.
  • Eşinizin gözlerinin etrafta kontrolden çıkmış gibi gezindiğini fark ediyorsanız.
  • Eşiniz sizi kendisini aldatmakla suçluyorsa.

 

Kayıtsızlık ve İlgisizlik

Eşiniz eskiden yapmayı sevdiği şeylere karşı ilgisizlik göstermeye başlayabilir. Böyle bir durumla karşılaştığınızda eşinizle bu durum hakkında konuşun. Eğer bu durumun gerçekçi sebepleri yok ve siz aldatıldığınızdan şüpheleniyorsanız bu değişim başka bir ilişkinin varlığını gösterebilir.

 

Seks Hayatınızdaki Değişiklikler

Evliliğinizde zaman zaman seks yapma sıklığınızda değişiklikler olabilir.  Ancak aşağıdaki işaretler başka bir ilişki olasılığını da gösterebilir.

  • İlişkinizde önemli ölçüde yakınlığın ve paylaşımlarınızın azaldığını fark ediyorsanız.
  • Seks hayatınızda önemli ölçüde azalmalar oluyorsa.
  • Sekste daha önce hiç olmayan fakat eşinizin denemek istediği pek çok yeni şey dikkatinizi çekiyorsa.
  • Cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyonunuz olduğunu fark ettiyseniz.

 

Parasal konular

Hemen hemen tüm evliliklerde zaman zaman, maddi olarak sıkıntılar yaşanabilir. Ancak evliliğinizde dikkatinizi çeken bazı harcamalar olabilir.

  • Kredi kartı ekstrelerinde eşinizin yapmış olduğu ekstra harcamalar dikkatinizi çekiyorsa.
  • Daha önceden sorun olmayan harcamalar ikinizin arasında sorun yaratmaya başladıysa.

 

Teknoloji Kullanımındaki Değişimler

Aldatma genellikle çevrimiçi veya kısa mesajlarda ortaya çıkar. Ve eşiniz hiç olmadığı kadar teknolojiyle ilgilenmeye başlayabilir. Aşağıdaki işaretler dikkat çekici olabilir.

  • Eşiniz günün belirli saatlerinde aniden ulaşılamaz durumda oluyorsa.
  • Eşiniz telefonuna şifre koymuş veya şifresini değiştirmiş ve sizinle paylaşmak istemiyorsa.
  • Eşiniz her zaman telefon görüşmeleri yapmak için gizlice ortalıktan kayboluyorsa.
  • Eşiniz ortak paylaştığınız cihazları artık kullanmayı tercih etmiyorsa.
  • Eşinizin sosyal medya kullanımı fazlalaştıysa bir aldatmanın varlığından şüphelenebilirsiniz.

 

Klinik Psikolog Sezen Sağlam

Kaynak: https://www.verywellmind.com

 

Bir ilişkinin en başında narsisizm işaretlerini anlamak genellikle zordur, ancak vakit geçtikçe bu işaretleri görmek daha kolaylaşabilir. Eşinizin narsist olup olmadığını nasıl anlarsınız? Aşağıda merak ettiğiniz cevapları bulabilirsiniz.

1-Böyle bir partneriniz varsa kendinizi ilişkiye bağlı hissetmeyebilirsiniz. Genellikle bu yapıdaki eşler ile gelecek planları yapmak, hayalini kurduğunuz yaşam için birlikte karar verip bir şeyler için çabalamak zordur. Çünkü bu kişiler genellikle kendileriyle ilgilidirler, kendileriyle fazlasıyla övünürler, eşlerine nadiren ilgi gösterirler. Onların mutlulukları tamamen iş ve para konusundaki prestijlerine bağlıdır.

2-İlişkiniz boyunca onların isteklerini yapmazsanız veya onların istediklerini vermezseniz iyi şeyler olmayacağını hissedebilirsiniz. İlişki içerisinde sizi inceden inceye tehdit ettiklerini anlarsınız. Bundan dolayı da aynı fikirde olmadığınız, istemediğiniz durumlarda bile sadece huzursuzluk olmasın diye onların isteklerini yaparsınız. Bu narsistik eşlerin istediklerini yaptırmak için manipüle etme yollarından biridir.

3-Hayatınızda başardığınız birçok şey olmasına rağmen halen yetersizlik duyguları yaşarsınız. Çünkü eşiniz ilişkiniz içerisinde devamlı sizi küçük düşürme veya yaptığınız şeyler hakkında olumsuz yorumlar yapma eğiliminde olur. Bundan dolayı bir türlü kendinizi iyi hissedemezsiniz.

4-Narsist bir eş ile sohbet etmek zor olabilir, çünkü tepki vermenizi sağlamak için sürekli sizin düğmelerinize basmaya çalışabilir, çünkü başkalarının duygularını kontrol etmek kendilerini aşırı tatmin eder. Onunla sohbet ederken kendinizi akıl oyunlarıyla uğraşıyor gibi hissedebilirsiniz.

5-Narsistler bir şeyi yanlış bile yapsalar her şeyin her zaman başkasının hatası olduğunu düşünürler. Narsist eşiniz özür dilemez, çünkü diğer insanları kendileri ile eşit düzeyde görmezler. Davranışlarının sorumluluklarını almazlar ve hep başkalarını suçlarlar. Her şeyin sizin yüzünüzden olduğunu söylerler ve bu da size doğru yaptığınız hiçbir şey yokmuş hissini verir.

6-Böyle bir eş ile evliyseniz eğer, eşinizin ruh halinin ne zaman nasıl olacağını tahmin etmeniz zordur. Kendinizi yumurta kabukları üzerinde yürüyor gibi hissedebilirsiniz. Bir an her şey eşiniz için yolunda gibi görünüyorken, bir an ona kendisini kötü hissettiren bir şey olabilir ve öfkelenebilir. Böyle bir ilişki içinde kendinizi kaybolmuş hissetmeniz muhtemeldir. Çünkü bir süre sonra her şeyi eşinizi mutlu etmek için yapıyor olarak bulabilirsiniz.

7-Dışarıdan bakıldığında herkes eşinizi çekici ve mükemmel bir eş olarak görüyor olabilir. Bunun nedeni narsistlerin topluluk içerisinde gerçek renklerini göstermemelerinden kaynaklanır ama siz eşinizle yalnız kaldığınızda durum hiçte böyle değildir.

8-Bir narsist eşini sürekli eleştiriyor olabilir, eşinin kilosu, giysileri, saç şekli konusunda devamlı yorumlarda bulunabilir. Tüm bunları eşini küçük düşürecek şekilde dalga geçerek, eşinin yüzüne karşı veya arkasından yapabilir.

9-Narsist eş çoğunlukla kendi ihtiyaçları ile ilgilenir. Bir olay yaşandığında bu yaşanandan kendilerinin nasıl etkilendikleri üzerine kafa yorarlar, eşleri veya çocukları ile ilgili düşünmezler. Eşine veya birlikteliğine değil, sadece kendilerine yararı dokunacak şeyler yaparlar.

10-Bir narsist genellikle usta bir flörtözdür, çekicidir ve insanların ayaklarını yerden kesmeyi iyi bilir. Bu hallerinden dolayı kendinizi eşinizin sadık olup olmadığını sürekli sorgularken bulabilirsiniz.

11-Onunla ilk flört etmeye başladığınızda, size kendinizi dünyanın en harika insanı gibi hissettirebilir. Fakat ilişkiniz ilerledikçe ve bir takım sorunlar ortaya çıkmaya başladıkça eşiniz sizi değersizleştirmeye ve görmezden gelmeye başlar. Bu da onların, kendilerini ilk başta gösterdikleri kişi olmadıklarını kanıtlayan bir durumdur. Başlarda sizi kendisine bağlamak için aşk bombardımanına tutarken,  evlendikten sonra durum farklılaşır.

12-Sizinle olan ilişkisinde kendisini kötü hisseden narsist eş sessiz kalarak sizi kontrol etmeye çalışabilir. Tekrar kendisini iyi hissedene kadar sizin varlığınızı görmezden gelir ve sevgisini esirger. Genellikle bunu kendileri bir fayda sağlayacakları zaman yaparlar.

13- Söz verdikleri zaman o sözü tutup tutmayacaklarından emin olamazsınız. Narsistler vaatlerde bulunup ve daha sonra bu vaatleri yerine getirmemekle ün salmışlardır. Bir narsistle evli olduğunuzda güvenebileceğiniz bir eşiniz varmış gibi hissedemeyebilirsiniz ve kendinizi her şeyi yapmak zorunda olarak bulabilirsiniz.

14-Narsistler değişmeye istekli değillerdir. Çünkü böyle bir istek onların yanlış olduklarını kabul etmeleri anlamına gelir ve hiçbir narsist bunu kabul etmez. Ancak bazı narsistler gurur duyarak kendilerinin narsist olduğunu kabul eder ve değişmesi gerekenlerin başkaları olduğunu söylerler. Eğer eşiniz davranışlarını değiştirmek istemiyorsa, bu bir narsistle evli olduğunuzun göstergesi olabilir.

15-Narsist eşiniz sizin doğru bildiğiniz her şeyi sürekli inkâr edebilir. Yapmış olduğunuz bir davranışı veya söylemiş olduğunuz bir sözü o şekilde yapmadığınıza veya söylemediğinize sizi inandırmak için uğraşabilir. Eşiniz davranışlarınız hakkında yalanlar söyleyebilir ve gerçekleri çarpıtmaya çalışabilir. Ve bu durumda siz kendinizden şüphe etmeye başlayabilir ve deliriyormuş gibi hissedebilirsiniz.

Klinik Psikolog Sezen Sağlam

Kaynak: www.verywellmind.com/

Sınır koyma, insanların size yaklaşmalarına duygusal olarak ne kadar izin verdiğiniz olarak tanımlanabilir. Ayrıca sınırlar, bir ilişki içinde çizgiyi çizdiğiniz yerdir. Çizdiğiniz bu çizgiler sizin “siz” olarak kalmanıza, evlilik içerisinde kimlik duygunuzu ve kişisel alanınızı korumanıza yardımcı olur ve bu durumda evliliğinizin daha sağlıklı ilerlemesine olanak sağlar. Aslında tüm sağlıklı evliliklerin sınırlara ihtiyacı vardır.

İlişkide sınırlar eşlerin birbirilerine saygı duyduğunu ve sevildiğini hissetmelerini sağlar. Ayrıca sınır koyarak eşler ilişkideki bağımsızlıklarını da korumuş olurlar ve böylelikle ilişkinin içerisinde tamamen kaybolmazlar.

Evlilikte Hangi Alanlarda Sınırlar Oluşturulmalıdır?

1-Eşler kişisel mahremiyetleri ile ilgili alanlarda sınır koymak isteyebilirler, bunların neler olduğu konusunda karşılıklı tartışarak karar verilebilir. Mesela çiftler birbirlerinin telefonlarını karıştırmama, e-posta ve sosyal medya hesaplarını kurcalamama, geçmiş ile ilgili ayrıntılı bilgiler isteme konusunda baskıcı olunmaması gibi konularda sınırlarını koyabilirler.

2-İletişim halindeyken birbirlerine bağırmama, birbirlerine herhangi bir lakap takmama gibi konularda sınır koyabilirler.

3- Ev içerisinde yapılacak işler, ebeveyn olarak alınacak sorumluluklar, birlikte ortak geçirilecek zamanlar konusunda sınırlar belirlenebilir.

4-Herkes kendi çalışma zamanı ve bireysel geçirmek istedikleri zaman ile ilgili sınırlarını koyabilir. Bunlar ortak geçirilecek zamanlar göz önüne alınarak planlanırsa daha anlaşılabilir ve dengeli bir durum ortaya çıkar.

5-Ekonomik konularda da sınırlar koyulabilir. Mesela, para konusunda şeffaf olunması, para ve borç saklanmaması, bir şey satın alırken eşlerin birbirlerine ne kadar bir limite kadar haber vermeyecekleri gibi.

6-İlişkinin kuralları, mesela eşler sadakat, bağlılık, güven ve saygı konusunda birbirinden beklentilerinin neler olduğu konusunda tartışarak, sınırlarını koyabilirler.

7-Diğer insanlarla sosyal ilişkileri konusunda, mesela köken ailelere ne kadar sıklıkta gidileceği, ailelerin onların iç işleri hakkında ne kadar bir bilgiye sahip olabilecekleri gibi konularda sınırların konulması uygun olacaktır.

Eşinize Sınırlarınızı Nasıl Anlatmalısınız?

1-Eşinizle sınırlarınızı paylaşırken, net bir dil kullanın. Böylece eşiniz istek ve taleplerinizi herhangi bir belirsizlik olmadan tam olarak anlayabilir.

2-Sınırlarınızı belirleme noktasında ihtiyaçlarınızı ve duygularınızı eşinize anlatırken “ben” dilini kullandığınızdan emin olun.

3-Kendisine koymak istediğiniz bu sınırın neden önemli olduğunu mutlaka anlatın bunu anlatmanız eşinizin isteklerinizin mantığını anlamasına yardımcı olur.

4- Sınırlarınızı paylaştıktan sonra eşinizi dinleyin ve bu sınırların ona nasıl geldiğini anlatmasına izin verin.

5-Sınır ihlali gerçekleşirse neler yapılabileceği ile ilgili kararlar alın.

Sınırları belirlemek biraz zor olabilir. Evliliğinizde kendinizi ifade etmekte ve sınırlarınızı koymakta zorlanırsanız bir evlilik terapistinden yardım almanız faydalı olabilir.

Klinik Psikolog Sezen Sağlam

Evliliklerdeki en hassas konulardan biri cinselliktir. Çiftler bir çok konuyu aralarında konuşup, ifşa edebilseler de özellikle cinsel yaşamları hakkında pek konuşmazlar/ konuşamazlar. Evliliklerinde seks yapmayı bırakan çiftler için ise bu konuyu konuşmak özellikle daha da zor olabilir.
Bu konuyu aralarında gündeme getirmekten kaçınan  çiftlere yardımcı olmak için aşağıdaki liste fayda sağlayabilir. Neden çiftler seks yapmayı bırakırlar ve bu konuyu konuşmaktan kaçınırlar?

1- Çiftler eşlerinin artık kendilerini çekici bulmadıklarını duymaktan çekinebilirler ve reddedilmekten korkabilirler. Bunun yanı sıra eşinin bir başkasıyla seks yapıyor olmasından ve bunu öğrenmekten de korkabilirler.
2- İlişki, çiftin her ikisininde ihtiyaç duyduğu veya istediği bir hayatı sürdürmek için birlikte çalıştıkları bir iş anlaşmasına dönüşmüş olabilir. Bu tür ilişkilerde romantizm ve cinsellik ilişkiyi çoktan terk etmiştir ve cinsellik yerine para konuşulur olmuştur.
3- Bitkinlik ve yorgunluk önemli bir etkendir. Çalışmak ve çocuklara bakmak, ev işleri, sorumluluklar cinselliğin öncelikler listesindeki yerini değiştirebilir. Eğer bireyin enerjisi kalmadıysa, cinsellik hakkında düşünmek ve onunla meşgul olmak daha da zorlaşabilir.
4- Yıllar içinde vücudunuz değişmiş olabilir ve artık vücudunuz hakkında kendinizi iyi hissetmiyor olabilirsiniz. Eskiden daha iyi hallerinizi görmüş olan eşinizin karşısında iyi hissetmediğiniz halinizle olmak istemiyor olabilirsiniz.
5- Evlilikte eşlerden biri aldatmışsa eğer, kaybedilmiş olan güven duygusu konusunda hala eksiklik devam ediyorsa, kişinin bir türlü güven duyamadığı  partneriyle cinsellik yaşamak istemiyor olması gayet normaldir. Sonuçta kimse güvenmediği biriyle yakın olmak istemeyecektir.
6- Kişisel hijyen seks yapmadan öncesinde dikkat edilmesi gereken çok önemli konulardan biridir. Eşler yatmadan önce hijyenlerine dikkat etmiyorlarsa, mesela dişlerini fırçalamıyor ve duş almadan yatağa giriyorlarsa bu da eşi seks yapmak istemekten uzaklaştırabilir.
7- Eşler aynı cinsel rutinden sıkılmış olabilirler, hep aynı pozisyonda aynı rutinlerle sevişiyor olmak artık eşlere cazip gelmiyor olabilir.
8- Öfke çiftlerin birbirlerinden uzaklaşmalarında önemli bir konudur. Eşine kızgın ve öfkeli olan birinin fiziksel yakınlık kurmak istemesi pek olası değildir. Öfkenin kaynağının bulunması, çözülmesi evlilik ve cinsel yaşam için çok önemlidir.
9- Seks esnasında rahatsızlık ve acı hissetmek. Bu durumda eşleri seks yapmaktan uzaklaştıran bir konudur. Özellikle kadınlarda kuruluk, gerginlik ağrılı cinsel birleşmelere sebebiyet verebilir ve eş bunu devamlı yaşıyorsa seks yapmak kendisi için keyif verici bir durumdan çıkıp rahatsızlık verici bir duruma dönüşecektir. 
10- Çiftlerin performans kaygıları, orgazm olamama, erken boşalma gibi sorunlarda seksten uzaklaşılmasına sebep olabilir.

Yukarıda sayılan tüm maddeler kişinin cinsel hayatını olumsuz yönde etkileyebilecek sorunlardır. Unutulmaması gerekir ki evlilik sorunları cinsel sorunlara, cinsel sorunlar da evlilik sorunlarına yol açmaktadır. Dolayısıyla eğer cinsel yaşamınızda bu türlü sorunlar varsa ve bu sorunlar ilişkinizi etkiliyorsa, problemler daha da kronik bir hal almadan konunun uzmanlarından yardım almanız doğru bir adım olacaktır.

Klinik Psikolog Sezen Sağlam

Evliliklerde aldatmanın nedenleri cinsiyete göre farklılık gösterir, erkekler ve kadınlar farklı nedenlerle aldatırlar.

Erkekler neden aldatırlar?

Erkeğin kişilik yapısı aldatma nedenleri arasında önemlidir. Güzel bir kadınla evli olan bazı erkekler, eşinin çevre tarafından beğenilmesi ve takdir görmesinden dolayı kendileri aşağılık ve değersizlik duyguları hissederler ve bu yüzden de eşinden intikam almak, eşini değersizleştirmek için aldatırlar. Bunu yapan erkekler daha çok narsistik kişilik yapısına sahip olan erkeklerdir.

Bir başka neden ise erkeklerin evliliklerin getirdiği beklentileri karşılayamaması, yenilik istemeleri, yaşayacakları anlık zevke yenik düşmeleri olmaktadır. Erkekler aldatmayı bir varoluş mücadelesi olarak ta görebiliyorlar özellikle de evli ve çocuğu olan erkekler bu şekilde görüyorlar. Bu erkekler kendilerinden yaşça daha küçük ve genç olan kadınlarla ilişki kurarak, kendilerinin hala güçlü olduğunu kanıtlamaya çalışıyorlar.

Ayrıca erkeklerin sorun oluşturacak kadar yüksek alkol kullanımı da eşlerini aldatmalarında etkili olabiliyor. Kadınlar daha çok duygusal yakınlık için aldatırken, erkekler daha çok cinsellik için aldatmaktadırlar. Ayrıca erkeklerin aldatma davranışının tesadüfi olduğu ve duygusallık içermediği ifade edilir.

Özetle erkekler aldatma nedenlerini şu şekilde ifade ederler; o kadına aşık oldum, heyecan olsun diye yaptım, çok fazla alkol almıştım, evliliğimde tatminsizlik yaşıyordum, karım benimle hiç ilgilenmiyor, evliliğimde çok fazla sorun var, ortam onu gerektiriyordu, olaylar ona göre gelişti gibi çeşitli nedenler sunarlar.

Kadınlar neden aldatırlar?

Kadınların aldatma nedenleri daha çok duygusal ihtiyaçlarının karşılanmaması ile ilgilidir. Duygusal açıdan ihmal edildiklerini düşünmeleri, eşlerinden daha zengin ve statü sahibi kimselerle olmayı arzu etmeleri, cinsel doyum sağlayamamaları, evliliklerin getirdiği sorumlulukların yükünden kurtulmak istemeleri dolayısıyla aldatabilirler.

Mutsuz olan kadınlar daha fazla aldatma ihtimaline sahiptirler, ilişkilerinin gidişatı bu durumda çok önemli bir yere sahiptir. Kısacası kadınların aldatma davranışı göstermesinde, evlilik içerisinde duygusal olarak ihmal edilmiş ve reddedilmiş hissetmeleri en önemli nedenlerdir.

Bunun yanı sıra özgüveni düşük kadınların, kendine olan güvenlerini fazlalaştırmayı istemeleri, istediklerini elde edebileceklerini kendilerine kanıtlamak için, kocalarının kendilerini aldatmasından dolayı intikam almak için aldattıklarını da söyleyebiliriz.

Özetle kadınlar aldatma nedenlerini şu şekilde ifade ederler;  evliliğimde çok mutsuzdum, eşim beni çok fazla ihmal etti, bir başkasına aşık oldum, istediğimi elde edebileceğimi kendime ispat etmek için, kocam beni aldattığı için, yakınlık ve şefkat ihtiyacımdan dolayı, kendimi yalnız hissettiğim için, cinsel ihtiyaçlarım karşılanmadığı için vs. çeşitli nedenler söylerler.

Uzman Klinik Psikolog Sezen Sağlam

Aldatma ve sadakatsizlik birbirinin yerine kullanılan kavramlar olsa bile aslında farklı şeylerdir. Aldatma, sadakatsizlik sonucu ortaya çıkan, dürüstlüğe zarar veren, söylem ve davranışlardır. Sadakatsizlik bir seçim, aldatma ise bu seçim sonrası ortaya çıkan eylemlerdir.
Aldatma kişinin evli veya ilişki içerisinde olduğu kişi dışında bir başkasıyla yaşadığı, güven ilişkisini sarsan, çiftlerin birbirlerine verdikleri sözleri ihlal eden, cinsel ve duygusal olarak yaşanan eylemlerdir. Evliliklerde aldatma bazen yaşanan sorunların sonucu olabilirken, bazen de evliliklerde yaşanan sorunların sebebi olabilmektedir. Aldatmalar sadece sağlıksız, sorunların olduğu evliliklerde değil, hiç sorunsuz evliliklerde de görülebilmektedir.
Aldatma evliliklerde ve ilişkilerde güven duygusunu derinden sarsan çok incitici bir durumdur ve geçmişten günümüze artış göstererek devam etmektedir. Aldatma bir evlilikte sadece çiftleri değil tüm aile bireylerini ve özellikle de çocukları olumsuz etkiler.
Aldatma veya aldatılma evlilik terapistlerine en fazla getirilen problemlerden biri olmakla beraber, evliliklerin sonlanmasına en fazla sebep olan nedenlerden biridir.

Peki aldatmanın nedenleri nelerdir?

Aldatmanın nedenleri oldukça fazla ve karmaşıktır. Bu nedenler arasında evlilik ilişkisinin kalitesi önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle evlilik içerisindeki duygusal ve cinsel tatminin az olması veya düşük bir kalitede olması aldatmaya neden olabilir.
Bunun yanı sıra evliliklerde yaşanan mutsuzluk ve çatışmalar, evlilik dışında ortaya çıkan fırsatlar ve seçenekler de aldatmalara neden olmaktadır. Eşlerin birbirlerini duygusal anlamda anlamamaları, birbirlerine duygularını ve ihtiyaçlarını anlatmada yetersizlik yaşamaları, birbirlerinin gereksinimleri ve ilgileri konusunda ortak noktada buluşamamaları, çiftlerin evlenmeden önce birbirlerini tanıyamamış olmaları, kültürel ve etnik farklılıkların sorun oluşturması ve bunlarla baş edememe, evlilikle ilgili gerçek beklentilere sahip olunmaması, cinsellik ile ilgili merak edilenlerin olması ve bu merakların eş ile paylaşılamaması, eşlerin cinsel bağımlılıklarının olması, çiftlerin can sıkıntısı ve bıkkınlıklar yaşayarak sahip oldukları heyecan duygusunu evliliklerinde kaybetmeleri, evliliğin getirdiği sorumluluklarla uğraşırken eşin göz ardı edilmesi, ekonomik nedenlerin getirdiği huzursuzluklar, eğitim düzeyi gibi nedenler aldatmanın nedenleri arasında sayılabilir.
Aldatmanın en sık nedenleri arasında evlilik içerisinde eşlerin duyduğu öfke, takdir edilmeme, hayal kırıklığı yaşama, birbirinden ve evlilikten sıkılma gibi duygular vardır. Bazı aldatmalar ise önemli psikiyatrik bozukluklar, kişilik bozuklukları veya cinsel sapkınlıklar yüzünden gerçekleşmektedir.

Uzman Klinik  Psikolog Sezen Sağlam

Eşlerinizin, ebeveynleriniz ile geçinmesi zordur ve her zaman mümkün de olmayabilir. Eğer karınız ve anneniz çatışıyorsa, evliliğinizin zarar görmemesi için yapmanız gerekenler.

  • Karınızı dinleyin

Bir insanın hayatta kazanabileceği en büyük yeteneklerden biri nasıl dinleyeceğini öğrenmesidir. Karınız ve anneniz arasında açıkça bir sorun olduğunda ilk önce karınızı dinlemelisiniz. Sorunun ne olduğunu anlamaya çalışmalı ve onu, onun bakış açısından anladığınızdan emin olmalısınız. Sorun hakkında kendi fikriniz olabilir, ancak öncelikli olarak karınızın bakış açısını anlamanız gerekir.

  • Karınızın sınır çizmesine yardımcı olun

Örneğin; annenizin çat kapı devamlı gelmesinden dolayı karınız stresli hissediyorsa, eşinizin sınır çizmesine yardımcı olun. Sınırlarınız ne olursa olsun, evliliğiniz için yapabileceğiniz en sağlıklı şeylerden biri de orijinal aileniz ile ilişkiniz açısından sınırları belirlemektir. Bu, onlardan nefret ettiğiniz anlamına veya onları asla görmek istemediğiniz anlamına gelmez, sadece karınıza öncelik vermiş olursunuz, böylelikle de mutlu bir eşe ve mutlu bir yaşama sahip olabilirsiniz.

  • Eşinize, sizden beklentilerinin neler olduğunu ve neye ihtiyacı olduğunu sorun

Bunu tahmin etmeye çalışmayın, kendisine sizden neler istediğini, neler beklediğini sorun ve isteklerini yapmaya çalışın.

  • Annenizle ikiniz için de konuşun

Karınıza, annenizle bir sorun yaşadığınızda “bunu anneme sen söylemelisin” demeyin. Annenizle ikiniz için, bire bir veya çift olarak konuşmak ilişkiniz için daha sağlıklı olacaktır. Bu, kendiniz için yaşadığınız durumun sahibi olduğunuz ve bu durum içerisinde karınızla aynı yerde olduğunuz anlamına gelir.

  • Eşinizle anneniz arasındaki ilişkinin ortasında kalmayı reddedin.

Aralarındaki herhangi bir anlaşmazlığa aracılık etme ya da farklı bakış açılarını yorumlama niyetinde olmadığınız açıkça belirtiniz. Kendiniz için sınırlar koymak, sizi günlerce sürebilecek kederden kurtarabilir .

  • Erkekler, karınıza annenizden daha fazla öncelik vermelisiniz.

Çoğu erkek bunu yapamıyor. Anneyle olan göbek bağı kesin ve kararlılıkla kesilemiyor. Evlendiğiniz zaman, karınıza kararlı bir şekilde öncelik vermeli ve bunu annenize iletmelisiniz. Bunu belki de bir olay yaşadığınızda açıklığa kavuşturabilirsiniz.  Anne “seni çok seviyorum, ama şimdi evliyim ve ……. hayatımın bir numaralı kadını olmalı” diyebilmelisiniz. Bu belki annenizi acıtabilir ama açık olmak sonrası için iyi olacaktır.

  • Bir kızın kalbini kazanmak sadece evlilik ile bitmez.

Evlendiğinizde, eşiniz orijinal ailenizden daha öncelikli ve tercih edilen olmalıdır. Öncelikli ve en önemlisi olduğunu anlaması önemlidir ve ailenizle yeni sınırlar oluşturmanız önemlidir. Annene karının önce geldiğini açıkladığında, muhtemelen daha iyi anlaşacaklardır, çünkü senin için rekabet etme ihtiyacını ortadan kaldırmış olacaksınız.

  • Eşinizle ve annenizle ayrı ayrı kaliteli zaman geçirin.

Açıkçası, her şeyin bir aile olarak birlikte yapılması gerekmiyor. Açıkçası, eşinizle özel zaman geçirmek daha kolay olacaktır. Ancak annenizle (ebeveynlerinizle) birebir ilgilendiğinizden de emin olun, böylece büyüdüğünüz aile ile süreklilik sağlamış olursunuz.  Çünkü köken ailenizle paylaştığınız her şeye saygı gösterilmesi gerekiyor. Bir eşin(karı/koca) sadece ailenizden hoşlanmadığı için ailenizle birlikte olma ihtiyacınızı ve arzunuzu kabul etmemesi, kök ailenizle teması sınırlamak için asla yeterli bir neden değildir.

Buradaki asıl mesele, herkesten önce en fazla evliliğinizin ilgiyi hak ettiğidir. Öncelikli olarak karınızla olan ilişkinizdir ve bu ilişkinin sağlıklı olmasıdır. Evliliğinize bu hakkı verdiğinizde, diğer tüm ilişkiler kendi kendine yoluna girecektir.

Evlilik öncesi danışmanlık, çiftlerin evlenmeye hazırlanmalarına yardımcı olan bir terapi şeklidir. Evlilik öncesi danışmanlık, eşlerin güçlü ve sağlıklı bir ilişkilerinin olmasını sağlamaya yardımcı olur,çiftlere istikrarlı ve tatmin edici bir evlilik için daha iyi bir şans verir. Bu tür bir danışma aynı zamanda evlilik sırasında sorun yaşanmasına sebep olabilecek zayıflıkların belirlenmesine de yardımcı olur.

Evlilik öncesi danışmanlık genellikle evlilik ve aile terapisti olarak bilinen terapistler tarafından verilir.

Evlilik öncesi danışmanlık eğitseldir, geliştiricidir ve önleyicidir. Evlilik öncesi danışmanlık, çiftlerin evlilik öncesinde ilişkilerini geliştirmelerine, birbirlerini ve kendilerini daha iyi anlamalarına ve tanımalarına olanak sağlar. Evlilik öncesi danışmanlıkta, para ile ilgili konular, iletişim becerileri, inançlar ve değerler, evlilikte roller, cinsellik, çocuk sahibi olma isteği, aile ilişkileri, karar verme becerileri, öfke ile başa çıkma, birlikte zaman geçirme gibi konular üzerine çalışılabilir.

Evlilik öncesi danışmanlık, evlenecek çiftlerin iletişim kabiliyetlerini geliştirmelerine, evlilik için gerçekçi beklentiler belirlemelerine ve çatışma çözme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur.

Kendi değerlerinizi, düşüncelerinizi ve geçmişinizi bir ilişkiye getirdiğinizi ve her zaman birbirinizle uyuşmayabileceğinizi unutmayın. Örneğin, aile sistemleri ve dini inançlar çok değişkendir. Pek çok çift, ilişki ve evlilik içerisinde etkili olan anne-babasıyla ve diğer rol modelleriyle çok farklı bir gelişim yaşamıştır. Birçok insan evlendiğinde sosyal, finansal, cinsel ve duygusal ihtiyaçlarını daha rahat karşılayacağına inanır fakat bu her zaman böyle olmayabilir. Siz ve eşiniz evlilik öncesinde aranızdaki farkları ve beklentileri tartışarak, evlilik sırasında birbirinizi daha iyi anlayabilir ve destekleyebilirsiniz.

Evlilik öncesinde ihtiyaç duyduğumuz temel hazırlık aslında pratik değil psikolojiktir. Evlilik öncesi danışmanlık ile geçmişinizin geleceğinizi nasıl etkilediğini analiz edersiniz. Bir dereceye kadar hepimiz çevremizin ve tecrübemizin ürünleriyiz. Evlilik öncesi danışmanlık, sizden, büyürken gördüklerinize veya geçmişte yaşadıklarınıza dayanarak evlilik hakkında herhangi bir izlenim oluşturup oluşturmadığınızı anlamanızı isteyecektir. Evlenmeden önce geçmiş dinamiklerden ve ilişkilerden bahsetmek, bunları irdelemek ve anlamak, insanların daha bilinçli, sağlıklı seçimler yapmalarını ve daha sağlıklı şekillerde ilişki kurmalarını sağlar.

Evlilik öncesi danışmanlık, bir çifte evlendiklerinde ne gibi sorunlarla karşılaşabileceğini görme fırsatı sunar. Her iki tarafın da geçmişlerine bakmalarını, ilişkiye hangi dinamikleri getirebileceklerini ve nasıl başa çıkacaklarını, yaşamın yeni bir evresine girerken yaşayabilecekleri sorunlarla en iyi nasıl baş edebileceklerini düşünmelerini sağlar.

Sağlıklı bir ilişkiye sahip olmak aslında sandığınızdan daha kolaydır. Evliliğin iyi olması ve kötü olması tamamen çiftlerin uzlaşabilmeleri ile ilgilidir. Eşler genellikle şöyle düşünür “değişmesi gereken kişi eşim, ben değil”. “Haksız olan o, ben haklıyım.” Bu yanlış bir zihniyettir aslında. Bir insanı değiştirmek çok zordur, hatta imkânsızdır. Dolayısıyla evliliklerde de herkes kendini değiştirmekten sorumlu olmalıdır, eşinizi değiştirmeyi unutmalısınız. Evlilik karşılıklı etkileşimdir. Karşı taraf size karşı hoşlanmadığınız bir davranışta ya da söylemde bulunuyorsa, öncelikle bakmanız gereken sizin buna nasıl katkı sağladığınızdır. Bu yazıda amaç kocaların, karılarıyla iyi gitmeyen ilişkilerinde neler yapabileceklerine dair tavsiyelerde bulunmaktır.

Peki neler yapılabilir?

1-Dinleyin ve sorular sorun: Karınız size bir şey anlatıyorken, onu can kulağı ile dinleyin ve anlamaya çalışın. Sadece size neyi aktarmaya çalıştığına odaklanın. Bunun bir bilmece olduğunu düşünün ve cevapları da zaten anlatılanın içinde olacak. Eğer anlamadıysanız, sorular sorun, eşinizin bakış açısını anlamaya çalışın. Bunun için dinleyin ve sorgulayın. Çünkü genelde eşler birbirlerine söyledikleri şeyi evet duyarlar ama anlamazlar. Sadece tartışmanın üstesinden gelmeye çalışırlar. Unutmayın ki; kadınlar anlatmak, konuşmak isterler ve anlaşıldıklarını görmek isterler.

2-Ona hediye almak yerine, onunla anı biriktirmeye çalışın: Evet, çoğu kadın mücevherleri sever, ama aynı zamanda eşiyle birlikte anı biriktirmeyi de sever. Eşinize olan sevginizi bir yüzük veya kolye satın alarak anlatmak yerine, ikinizin birlikte keyif alabileceği bir etkinlik planlayarak ta anlatabilirsiniz. Mesela dans dersleri almak, birlikte yemek kurslarına gitmek, fotoğraf çekmek, birlikte eğlenebileceğiniz bir konsere gitmek gibi. Aslında etkinliğin ne olduğu değil, o şeyi birlikte yaptığınız gerçeği onu özel yapan şeydir. Birlikte bir şeyler yapmak satın alabileceğiniz herhangi maddi bir şeyden daha büyük bir bağ oluşturacaktır aranızda.

3-Onların rahatlaması için bir şeyler yapın: Bazen her şeyin etrafımızda dönmediğini unutuyoruz. Karınız bazen sizinle ilgisi olmayan bir şeylere üzülebilir, kendisini üzerindeki sorumluluklar yüzünden stresli hissedebilir, yorgun hissedebilir. Eğer onu yoran çocuklarsa, siz çocukları alıp bir yerlere götürebilir onları oyalayabilirsiniz ve eşiniz de bu sırada kendisine vakit ayırabilir. Eğer yorgunsa ona bir masaj satın alabilirsiniz veya siz yapabilirsiniz. Burada önemli olan şey onun ruhunu ve bedenini biraz rahatlatmasına olanak tanımaktır.

4-Konuşmadan önce düşünün:  Bazen herkes gibi sizde bir şeylere üzülebilir, stresli veya öfkeli olabilirsiniz. Bu eşinizle ilgili olabilir veya olmayabilir. Böyle durumlarda bazen eşimize söylemememiz gereken şeyleri söyleriz ve sonrasında çok geç kalmış oluruz. Söylenmesinin kötü olacağını bilirsiniz ama söylersiniz. Böyle durumlarda özellikle tartışmalarda, bir şey söylemek üzereyken, sadece derin nefes alın, kendinize “bunu söylemem duruma ne fayda sağlayacak” diye sorun. Kısacası düşün,konuş ve mutlu ol.

5- Harekete geçin: Bu en önemli adımdır. Yapılması gereken bir şeyler varsa bunları sana söylenmeden önce yap. Bulaşıkları yıkamak, çöpü atmak, duvara asılacak bir tabloyu asmak vb. şeyler. Yapılacak şeyleri ertelemeyin ve harekete geçin. Göreceksiniz ki birkaç hafta sonra eşiniz bunları gördükçe daha mutlu olacak, sizi takdir edecek, size teşekkür edecek. Ve takdirini göstermek için o da daha çok şeyler yapmaya başlayacak.

Bunların hepsini yapmak mutlu bir evliliğe giden adımlardır, bunları günlük yaşamınıza uygularsanız emin olun ki evliliğiniz doğru ve mutlu bir yöne gidecektir. Kendiniz ve ilişkiniz hakkında daha iyi hissetmeye başlayacaksınız. Daha iyi bir ilişki için eşinize ve kendinize taahhütte bulunmanız gerekir. Bunları birkaç gün yapmakla her şeyin düzeleceğini sanmayın, tabi ki istikrarlı bir şekilde devam etmek gerekir. Dinlemeyi, düşünmeyi ve harekete geçmeyi unutmayın.

 

Anne-oğul ilişkileri gerçekten de karışıktır. Sağlıklı ve sağlıksız yapıda anne-oğul ilişkileri vardır. Bebek doğduğunda annenin bakımına, annesinin onu beslemesine, ihtiyaçlarını karşılamasına ve en önemlisi de sevgisine muhtaçtır. Oğul büyürken bir yandan dünyayı öğrenir, bir yandan da bağımsızlığını tesis eder. Bunlar gerçekleşirken tabi ki annesinin sevgisine, ilgisine, desteğine, bakımına ihtiyaç duyar. Fakat bir annenin, oğlunun adına tüm kararları vermesi, ihtiyaç duysun duymasın her şeyini karşılaması, onun gelişimine uygun yaşam becerileri geliştirmesine izin vermemesi ve devamlı kontrol eden bir yapıda olması onun bağımsızlaşmasını önemli ölçüde zorlaştırır. Bu sağlıklı bir anne-oğul ilişkisi değildir. Bir çocuğun kararlarını verirken devamlı annesinden destek beklemesi de sağlıklı bir ilişki değildir.

Bu sağlıksız ilişkiler sadece anne-oğul üzerinde değil, çevrelerinde sahip oldukları diğer ilişkileri de bozar. Yetişkin bir oğulun iş ilişkilerini, özel ilişkilerini, sosyal ilişkilerini de olumsuz yönde etkiler. Eğer bir oğul evlendikten sonra da eşinden önce annesine öncelik veriyorsa, bu sağlıksız bir ilişkidir. Böyle bir durumda yetişkin oğul, annesine öncelik vermediği için, annesinin beklentilerine karşılık vermediği için suçluluk, pişmanlık ve vicdan azabı vs. hissedebilir. Böyle bir sağlıksız anne-oğul ilişkisi, yetişkin oğulun evlilik ilişkisini de bozar.

Bazı anneler vardır ki aşırı korumacıdırlar. Oğullarını bırakmakta zorlanırlar. Oğullarının kendi hayatlarını kontrol etmelerine izin vermezler. Kendi sorumluluklarını üstlenmelerine engel olurlar. Oğulları evlendiklerinde gelinlerinin, oğullarına nasıl baktıkları konusunda merakta olurlar ve müdahalede bulunurlar.

Anne-oğul ilişkilerinin büyük bir kısmı oğlu daha bebek iken ve büyürken onunla kurduğu ilişkilerden ve sonrasında yaşanmış bir takım durumlardan kaynaklanır. Eğer annenin, kendi eşiyle sağlıklı bir ilişkisi yoksa, eşinden yeteri derecede duygusal olarak destek alamıyorsa veya eşi ölmüş ise o zaman bir erkek olarak en yakınında olan oğluna dönmesi kendisine doğal gelebilir. Örneğin, belki çocuğun babası küçükken annesinden ayrıldı ve erkek çocuk annesinin sahip olduğu tek şeydi. Ya da belki babası öldü ve o da her zaman annesi için üzüldü ve babasının orada olmamasını telafi etmeye çalıştı. Belki babası annesine çok kötü davranıyordu ve kendisi de bu boşluğu alması gerektiğini düşündü. Tabi ki anne de oğlunun tüm bu rolleri almasına izin verdi.

Bazen şöyle bir şeye de rastlanabilir, anne kendi çocukluğunda almış olduğu duygusal yaraları çocukları ile sarmaya çalışır. Eğer ilgisiz ve sevgisiz büyümüş ise bu ihtiyaçlarını patolojik bir şekilde çocukları üzerinden karşılamaya çalışır. Bu da çocuklarına karşı bağımlı bir ilişki geliştirmesini sağlar.

Anne-oğul arasındaki bu sağlıksız ilişki türü oğlunun evliliğinde problemler yaşamasına sebebiyet verir. Yetişkin oğulun eşi, her zaman kendisini kayınvalidesi ile rekabet etmek zorunda hissedebilir. Kayınvalide bu sağlıksız ilişki dolayısıyla, gelinini kendisine rakip olarak görebilir, oğlu elinden alınmış gibi hissedebilir. Tüm bunlarda yetişkin oğulun eşiyle ilişkisini etkiler ve mutsuz bir evliliğe sebebiyet verir.

Genelde erkekler, bir sevgili bulduklarında veya evlendiklerinde anneleri ile nasıl bir ilişki kuracaklarını bilmiyorlar ve çoğu zaman anne-oğul ilişkisi, bazı durumlarda boşanma noktasına kadar evlilik üzerinde büyük bir etkiye sahip oluyor.

Sağlıksız anne-oğul ilişkisine örnekler;

  • Sağlıksız ilişki: Oğlum her zaman beni görmekle yükümlüdür ve beni tüm planlarının önüne koymalıdır.
  • Sağlıklı ilişki: Oğul annesini görmek istiyorsa eğer planları içine alır ve annesi ile uygun bir zaman için randevulaşır.
  • Sağlıksız ilişki: Erkek çocuk, annesini hayal kırıklığına uğratır ve istediği şeyi yapmazsa annesinin kendisine kızacağından veya onunla konuşmayacağından korkar.
  • Sağlıklı ilişki: annesini üzeceğini bildiği bir şeyi söylemek zorunda kalsa bile bunu söylemekte açık olmalıdır. Çünkü annesinin bunun üstesinden gelebilecek bir yapıda olduğunu bilir.

Evliliklerde, sağlıksız anne-oğul ilişkilerinden kaynaklanan problemler çözülebilir. Yapılması gerekenler;

1- Bir sorun olduğunu kabul etmek ve hem bireysel hem de çift olarak bir psikoterapistle görüşerek bu sorunların üstesinden gelme konusunda yardım almaktır.

2- Sınırları belirlemek ve ilk başta küçük küçük adımlar atarak bu sınır ihlalini ortadan kaldırmaya çalışmak gerekir.

Tabi ki bir anne oğulun sağlıklı bir şekilde yakın bir ilişkisinin olması kötü değildir. Aksine annesiyle yakın ilişkileri olan, iyi bir iletişimi olan erkek evlatlar, duygularını daha iyi ifade etmeyi ve anlamayı öğrenirler. Fakat geçilmemesi gereken bir çizgi vardır buna dikkat edilmelidir. Bizim burada bahsettiğimiz ilişki bağlı değil, bağımlı bir ilişkinin sağlıksız olduğudur.

Annelere birkaç tavsiye;

  • Oğullarınızın tercihlerine ve sınırlarına saygı duyarak, onları sevmek ve hayatlarına dahil olmak, onlar büyüdüklerinde de sağlıklı ve yakın bir ilişki kurmanıza yardımcı olur.
  • Güçlü ve de hassas bir oğul yetiştirmek için onu boğmadan, onun sınırlarını ihlal etmeden ona yakın durun.

Evlilik, yaşantıları ve kültürel yapıları farklı olan iki ayrı bireyin aynı zamanı ve mekanı paylaşmasıyla oluşan bir partner ilişkisidir. Aslında bir bakıma kadın ve erkeğin birlikte yaşamaya dair yaptığı bir anlaşmadır. Evlilik ilişkisinin temelinde saygı, sevgi, güven ve bağlılık duyguları yatar. Evliliğin temelindeki bu duygular ne kadar sağlıklı ve sağlamsa, evlilikte o denli sağlıklı olur. Bunun yanı sıra evlilikten beklentiler, evlenilecek kişiden beklentiler, farklılıklar ve tüm bunların farkında olmak vs. evliliğin uzun ömürlü olmasında çok önemlidir. Herkes mutlu olmayı hayal ederek evlenir, aslında kişi yaptığı seçimlerle evliliğindeki mutluluğu ve mutsuzluğu belirler. Evlilikte şüphesiz aşk ve cinsel çekim çok önemlidir fakat evliliğe karar vermeniz sadece bunlara bağlı olmamalıdır.

  • Evliliğinizi aileleriniz onaylıyor mu? Evlilik iki kişi arasında oluyor olsa bile ailelerinde evlendiğini unutmamak gerekiyor. Biz anlaştıktan sonra aileler önemli değil düşüncesi doğru değil.
  • Partnerinizin ailesi ile özellikle annesi ile ilişkisi nasıl? Bağlı mı bağımlı mı? Aileyle olan ilişkiler kişinin evliliğinde de belirleyici oluyor. Ailesini seven ve saygı gösteren kişi eşine de saygı duyar ve genelde iyi eşler olurlar. Patolojik olan kişinin ailesine özellikle de annesine bağımlı olması. Bu durumda evlilikte sıkıntıların yaşanması kaçınılmaz olur.
  • Arkadaşlarınız evliliğinizi onaylıyor mu?
  • Sık sık kavga ediyor veya ayrılıyor musunuz?
  • Kavga ve çatışmalarınızı nasıl çözümlüyorsunuz?
  • Kavga ve ayrılıklarınızın süresi ne kadar oluyor?
  • Onunla birlikteyken kendinizi güvende ve anlaşılmış hissediyor musunuz?
  • Birlikteliğiniz süresince şiddetin herhangi bir türüne maruz kaldınız mı?
  • Alkol ve madde kötüye kullanımı var mı?
  • Birlikteliğiniz yeterince sizi doyuruyor mu? Paylaşımlarınız yeterli mi?
  • İlişkinizde aldatma var mı?

Dolayısıyla evlenmeden önce bu sorulara verdiğiniz cevaplar doğru bir seçim yapıp yapmadığınız konusunda size fikir veriyor olacaktır. Bunun yanı sıra evlenmeden önce eğer çatışmalar, kavgalar, kararsızlıklar yaşıyorsanız ve çözemiyorsanız bir evlilik danışmanından yardım alabilirsiniz.

Bazı evlilikler mutlu bir şekilde sürerken, bazı evlilikler boşanmayla sonuçlanabiliyor. Evliliklerin boşanmaya doğru gitmesinin altında ekonomik nedenlerden daha çok ilişkisel nedenler yatıyor. Ekonomik krizlerden kaynaklı sorunlar çiftler arasında sonuç bulabiliyorken, ilişkisel nedenlerden kaynaklı sorunların çözülmesi daha güç oluyor ve bir uzman yardımı gerektirebiliyor.

Evlilikleri freni patlamış bir araba gibi boşanmaya götüren nedenleri şöyle sıralayabiliriz,

Tartışmalara Sert Bir Şekilde Başlangıç Yapmak

Çiftlerden biri aralarında çıkan tartışmaya direk suçlayarak ve eleştirerek başlayabiliyor ve bu şekilde başlandığında tartışma kavgaya dönüşebiliyor. Tabi bu durumun yaşanması hemen boşanılacağı anlamına gelmiyor, fakat ardından başka yıkıcı adımların atılmasına sebebiyet veriyor.

Partneri Sürekli Eleştirme

İlişki içerisinde partneriniz hakkında bir takım yakınmalarınız mutlaka olacaktır. Fakat yakınmayla eleştiri arasındaki farkı doğru bir şekilde kavramak gerekir. Yakınma belirli bir davranış üzerinde odaklanır, eleştiri ise suçlama ve genel karaktere yönelik saldırıyla durumu daha kötü bir hale sokar.

Aşağılama ve Hor Görme

Eşlerden biri yalnız veya kalabalık ortam gözetmeksizin eşiyle alay eder, başkalarıyla kıyaslar, başarılarını önemsemez, eşine onur kırıcı bir şekilde davranır, başkalarının yanında hakarete varacak şekilde takma adlar takar. Kısacası eşini takdir etmez ve önemsemez. Bu tutumlar kaçınılmaz olarak uzlaşma yerine daha fazla çatışmaya yol açar.

Savunmacı Tavır

Ortada yanlış bir davranış veya yanlış alınmış bir karar vardır. Bu duruma neden olan partner kendini agresif bir şekilde savunmaya geçer, karşı tarafa saldırır ve özür dilemez. Aksine karşı tarafı suçlayarak “sorun bende değil sende “ der. Savunmacılık çatışmayı tırmandırır ve durumu daha da çıkmaza sürükler.

Araya Duvar Örme

Tartışmaların sert başlayıp giderek artan bir hor görmeye ve kendini savunmaya yol açtığı evliliklerde, en sonunda eşlerden biri iletişimi keser. Kişi iletişimi keserek bedenlerinde ki yoğun stresi azaltmaya çalışır ve araya duvar örer. Tartışma esnasında araya duvar ören eş göz kontağını keser, hiç bir şey demeden durur, söylenenleri duysa bile hiç tepki vermez veya bulunduğu yeri terk eder. Diğer eş ise bu durumu bir tepki olarak algılayarak tartışmayı daha da alevlendirir. Bu durumun sıkça yaşanması evliliği boşanmaya götüren nedenlerdendir.

Dolup Taşmak

Eşin olumsuz tavrı, eleştirileri, hor görmeleri vs. karşı tarafın iyice bunalmasına sebebiyet verir ve kişi hem fizyolojik olarak hem de duygusal olarak dolup taşma noktasına gelir. Kişi bu durumla sıkça karşılaşmaya başlayınca kendini korumak adına araya duvar örerek kendisini duygusal olarak ilişkiden kopartmış olur. Bu durumun sıkça yaşanması da boşanmalara sebebiyet verir.

 

Başarısız Onarma Girişimleri

Tartışma esnasında veya sonrasında çiftlerin durumu telafi edebilecek bir özürde bulunmamaları veya af dilememeleri evliliği boşanmaya götüren nedenler arasındadır. Oysa ki tartışma esnasında frene basmak veya sonrasında telafi edici girişimlerde bulunmak evlilikleri kurtarır.

Sorumlulukları Paylaşmamak

Zaman içerisinde eşlerden birinin kendisinden beklenen sorumluluklarını yerine getirmemesi evlilik içerisinde güvensizliğe ve huzursuzluğa neden olur. Sorumlulukların yerine getirilmemesi kuşkusuz ki bir boşanma nedenidir.

Sorunları Görmezden Gelmek ve Biriktirmek

Bazı çiftler sorunlarını anında konuşmak yerine görmezden gelmeyi, sorunu halının altına itmeyi tercih ediyorlar. Konuşulmayan bu sorunlar gittikçe birikiyor ve sonrasında en ufak bir tartışmada ortaya çıkarak daha büyük kavgaların yaşanmasına sebebiyet veriyor. Bu durumların da sıkça yaşanması boşanmalara sebebiyet veriyor.

Eski Defterleri Açmak

Kötü giden evliliklerde boşanmaya sebebiyet veren nedenlerden biri de geçmişte yaşanan olumsuzlukların hatırlanarak tekrar gündeme getirilmesidir. Bu durum çiftlerin tartışmaları esnasında sıkça yaşanıyor ve eski defterler yeniden açılarak “sen şöyle yapmıştın” diye cümleler sarf ediliyor. Sarf edilen bu cümleler tartışmaların daha da alevlenmesine sebebiyet vererek evliliği boşanma noktalarına sürükleyebiliyor.

Duygusal Kopukluk

Eşlerin birbirlerinden duygusal olarak kopmaları, birbirleriyle bir şey paylaşmamaları, birlikte vakit geçirmemeleri, aynı ev içerisinde birbirine koşut yaşamlar sürdürmeleri anlamına gelir. Bu aşamaya gelindiğinde taraflardan birinin veya ikisinin de evlilik dışı ilişkilerine rastlanabilir. Duygusal kopukluk boşanmanın en önemli göstergelerinden birisidir.

PEKİ, BU DURUMDA NE YAPMAK GEREKİR?

Evlilik ilişkisi bir kere bozulmaya başladı mı gerekli olan önlemler, ilişkinin daha da kötüleşmesini beklemeden hemen alınmalıdır. Çiftler çoğunlukla evlilikleri konusunda yardım aramaya, ilişkileri iyice çıkmaza girdikten sonra başlarlar ve bu durumda bazen her şey için geç kalınmış olabilir.  Çiftler ilişkilerinde bazı şeylerin yolunda gitmediğini gördüklerinde ve bu durum karşısında çözümsüz kaldıklarında mutlaka bir evlilik terapistinden, evlilik terapisi veya evlilik danışmanlığı gibi profesyonel destek almalıdırlar.

Kuşkusuz ki evliliklerde sadakatsizlik, güven duygusunu temelden sarsan, çok ciddi ve incitici bir durumdur. Aldatmanın evlilik üzerinde iki önemli etkisi vardır; birincisi, evlilik dışı ilişkinin evliliği yok etme potansiyeli ve ikincisi de, aldatmanın evlilik üzerindeki duygusal tesiridir. Evlilik içi şiddetten sonra en fazla olumsuz etkiye sahip olan neden aldatmadır. Erkek içinde kadın içinde aldatma iz bırakan bir durumdur. Erkeklerin aldatması elinin kiri gibi bir kavram kullanılarak normalleştirilmekte ve bu durumda kadının da kocasını affetmesi ve yuvasını bozmaması beklenmektedir. Kadınlar eşlerini affetseler bile durum iç dünyalarında böyle olmamaktadır. Her iki taraf içinde aldatılmak, değersizlik, çaresizlik, güvensizlik vb. duygulara sebebiyet vermektedir.

Sanki hep erkekler aldatırmış gibi bilinse de, bu erkeklerin kendi aralarında kaç tane kadınla birlikte olduklarını bir övünç kaynağı olarak anlatmalarından kaynaklanmaktadır. Yapılan araştırmalar kadınlarında eşlerini aldattıklarını ortaya koymaktadır. Fakat kadınlar bu durumu gizli tuttukları için çok bilinmemektedir. Kadının eşini aldatması daha zordur, çünkü kadın için bir ilişkide ilk önce romantizm gelir, duygusallık gelir, kadın daha derin bir ilişki arar, aşk ister. Kadınlar yasak ilişki yaşarlarken daha dikkatlidirler. Erkekler ise daha dikkatsizdirler. Erkekler için aldatmak daha doğaldır.

Aldatma iki şekilde adlandırılıyor.Cinsel aldatma ve duygusal aldatma şeklinde. Var olan bir ilişki içerisindeyken, başka biriyle cinsel ilişkiye girme cinsel aldatma, duygusal olarak bir başkasına bir şeyler hissetme, aşık olma duygusal aldatma olarak adlandırılır. Her ikisi de evlilik için tehlike oluşturacak durumlardır. Genelde erkekler daha çok cinsel aldatmaları tercih ederken, kadınlar duygusal aldatmaları tercih etmektedir. Fakat en kötüsü cinsel birlikteliği de içinde barındıran duygusal bağın kuvvetli olduğu ilişkilerdir.
Aldatma nedenlerine bakıldığında erkek için de kadın için de çok fazla neden sıralanabilir. İlişki heyecanını kaybetmiş olabilir, cinsel tatminsizlik yaşanıyor olabilir, eşler arasında ihmal, sevgi ve şefkat eksikliği olabilir, eşler mutsuz evliliklerinden kaçmak için aldatıyor olabilirler, evliliklerindeki çatışmalarından kurtulmak için duygusal enerjilerini bir başka ilişkiye harcamayı tercih ediyor olabilirler, eşler arasında yakınlıktan kaçınma olabilir, bazen eşlerden biri seks veya tutku bağımlısı olabilir, eşlerden biri evliliğini bitirmek ister fakat yeni birini bulmadan bunu yapamaz. Erkekler daha çok cinsel açıdan değişiklikler, yeni heyecanlar yaşamak için ve cinsel dürtülerini kontrol etmekte zorlandıkları için; kadınlar ise duygusal açıdan ihmale uğradıklarında, mutsuz ve umutsuz hissettiklerinde aldatma yolunu tercih edebilirler. Evli ve çocuklu erkekler ise kendilerinden daha genç partnerlerle eşlerini aldatarak hala güçlü bir erkek olduklarını eşlerine ve çevrelerine kanıtlamak isterler.

Aldatma, aldatılan eş için bir travmadır. Aldatılan eş aldatıldığını öğrendikten sonra, sıkıntı üzüntü, öfke, uykusuzluk, güvensizlik ve depresyon yaşamaya başlar. Aldatılan eşte travma sonrası stres bozukluğu belirtileri görülebilir. Bunların ne kadar süreceği kişiden kişiye değişecektir. Bu durumda yapılması gereken bir evlilik-çift terapistine başvurmak olmalıdır. Eşlerin bu durumda üzerine düşen sorumlulukları alması gerekmektedir. Aldatılma ve sonrasında ortaya çıkan sorunlar aşılamayacak sorunlar değildir. Sadece çiftlerin çaba göstermesi ve evliliklerini bu fırtınadan kurtarmayı istemeleri gerekmektedir.