Tag Archive : emdr bakırköy

Anılarımız hem olumsuz semptomların hem de akıl sağlığının temelidir. Fark ise anıların beyinde depolanma şeklindedir. Eğer işlenememişlerse, fazlaca tepki göstermemize ve çevremizdekileri incitecek şekilde davranmamıza sebep olur. Eğer işlenmişlerse sevdiklerimize ve kendimize yararlı olan şekillerde tepkiler vermemize neden olurlar. EMDR terapisinde anılar belirlenir ve işlenirler, çünkü var olan semptomların çoğu işlenmeyen anılar yüzündendir. Dünyada gezindiğimiz şu anda, olasılıkla işlenmemiş bellek ağlarına bağlanmakta olan çeşitli olaylar meydana gelmektedir. O zaman çocukluk duygu ve algılarımız ortaya çıkmakta ve tepkilerimizi bilinçli olarak etkilemektedir. Eski olayın biz de, “hah işte, bu şekilde hareket ediyorum çünkü annem beni kreşten almayı unutmuştu” diyen bir görüntüsü uyanmaz. Biz sadece olayla bağlantılı olan duyguyu taşırız. Bu bilinçdışı anıları belirlediğimiz ve işlediğimiz andan itibaren olumsuz duygular ve fiziksel duyumsamalar da artık ortaya çıkmaz. İşte o zaman şimdiki zamanda tam bir yetişkin olabilir ve ona göre davranabiliriz.

Bazen çocuklukta yaşanılan bir olay o kadar rahatsız edici olabilir ki, bu rahatsızlık beynin doğal işleme yetisini tamamen bastırır ve olayla bağlantı tamamen kesilir ve kişi olayı hiçbir şekilde anımsayamaz. Eğer kişide bir semptom varsa, buradan anlaşılması gereken şey bu semptoma neden olan veya onu fazlalaştıran bir yaşantının olduğudur. İster bilinçli olarak hatırlansın, isterse hatırlanmasın mutlaka bir şey olmuştur. Bazı acı veren anılar inatçı olur. Bunun nedeni bazı olaylardan duyulan rahatsızlığın çok yüksek düzeyde olmasıdır, öyle ki beynin bilgi işleme sistemi bozulur ve anıyı kendi başına çözüme götüremez.  Örneğin; çocukken tacize uğramış bir kadın, kendisini bir canavarın kovaladığı karabasanlar görebilir. O anı EMDR seanslarında ele alındığında, adeta bir örtü kaldırılmış gibi olur ve duygusal rahatsızlığın sebebi açıkça ortaya çıkar. Canavar onu çocukluğunun geçtiği evde kovalayan tacizcidir.

Yani anlaşılacağı üzere, EMDR terapisi ile olumsuz duygu, duyumsama ve inanışları içeren işlenmemiş anılar hedef alınarak beynin bilgi işleme sisteminin harekete geçirilmesi suretiyle, eski anılar kısa bir zaman içinde “hazmedilebilir” bir hale gelmektedir. Yani yararlı olan şeyler öğrenilir, yararsız olanlar atılır ve anı bellekte artık zarar vermeyecek şekilde depolanır.

Klnk.Psk.Sezen Sağlam

Kaynak:  Acı Anıları Silmek. Francine Shapiro

Depresyon toplumda en sık görülen ruhsal bozuklukların başında gelmektedir. Her insan zaman zaman hayatının bir kısmında hüzün, keder, umutsuzluk, mutsuzluk, çaresizlik gibi olumsuz duygulanımlar yaşayabilir. Ama bu belirtiler her zaman kişinin depresyonda olduğu anlamına gelmez. Depresif ruh hali ile depresyonu birbirine karıştırmamak gerekir. Depresif ruh hali kimi zaman herkesin yaşayabileceği kısa süreli ve geçici bir durumdur. Fakat yaşanan duruma depresyon denilebilmesi için belirtilerin en az 2 haftadır arka arkaya yaşanıyor olması ve bu durumun kişinin artık günlük yaşamını olumsuz etkileyecek kadar şiddetli yaşanıyor olması gerekir.
Depresyonun çeşitli nedenleri olmakla beraber temelde ki nedeni bir kayıp duygusunun yaşanmış olmasıdır. Bu sevdiğin birinin kaybı, sevgiliden ayrılma, güven kaybı, iş değişikliği, ev değiştirme, yaşadığın yeri değiştirme gibi önemli yaşamı etkileyebilecek olaylar olabilir. Bazen mutlu olaylarda depresyona sebep olabilir. Doğum yapma güzel ve mutlu bir olay olmakla beraber, kişide kimi zaman depresyona yol açabilir. Bunun yanı sıra genetik faktörler, ilişki problemleri, maddi problemler, bazı hormon düzeylerinin değişikliği, bazı kullanılan ilaçlar, yaşlanma gibi birçok etken depresyona neden olabilir.
Depresyonun oluşmasında etkili olan bazı kişisel özellikler de vardır; kimi zaman kişinin kendisi, çevresi ve gelecekten beklentileri, idealleri ile kendi gerçek durumu arasında o kadar çok fark vardır ki, bu yüksek standartlara ulaşamamak kişide depresyona yol açabilir. Kişinin çevresindekiler kendisinden çok fazla şey beklediklerinde ve kişide bunları karşılamada doğal olarak yetersiz kaldığında, kişide beliren çaresizlik ve zayıflık düşünceleri depresyona neden olabilir.
Depresyon belirtileri, kişinin kendisini hemen her gün, yaklaşık gün boyu ağlamaklı, hüzünlü, çaresiz, mutsuz, sıkıntılı ve umutsuz hissetmesi, eskiden zevk alınarak yapılan aktivitelerin çoğuna karşı ilgide azalma ve artık onları yapmaktan eskisi gibi zevk alamama, iştahta azalma veya tam tersi artma, istenmeyen bir şekilde kilo alıp verme, uykusuzluk yaşama veya aşırı uyuma, uykuya dalmakta güçlük çekme veya sık sık uyanma, çok fazla uyunmasına rağmen sabahları uyanıldığında yorgun hissetme, düşünce, davranış ve konuşmalarda yavaşlama, karar vermekte güçlük çekme, bir şeye başlamakta ve onu sürdürmekte zorluk yaşama, dikkat eksikliği yaşama, cinsel istekte azalma, vücutta nedeni bulunamayan ağrıların oluşması, mide bağırsak problemleri, nefes darlığı gibi fizyolojik kökeni olmayan rahatsızlıkların görülmesi şeklindedir. Bunun yanı sıra kişi yineleyen bir biçimde ölüm ve intihar düşüncelerine kapılabilir. Tüm bu belirtilerden bir kaçı sizde var ve 2 haftadır sürüyor ise depresyonda olma ihtimaliniz yüksektir.
Depresyon tedavi edilebilir bir hastalıktır. Tedavisinde izlenecek yöntemler hastalığın tipine ve kişinin özelliklerine göre belirlenir. Hastalığın seyrine göre bir veya birkaç tedavi şekli birlikte uygulanabilir. Depresyon tedavisi zaman alabilecek ve bu süreçte kişinin sabırlı ve olumlu düşünmesi gereken bir süreçtir. Eğer sizin de bu tür depresif şikayetleriniz varsa, kendiniz ve çevrenizin mutluluğu için bir uzmandan yardım almanız gerekmektedir.

Vajinismusu genel olarak, hiçbir fiziksel engel olmamasına rağmen kadının korku, kaygı ve endişelerinden dolayı cinsel ilişkiye izin vermemesi olarak tanımlıyoruz. Vajinismusta başta vajina etrafındaki kaslarla birlikte tüm vücutta kasılma, endişe, korku, tiksinme ve panik hali olur; hasta bacaklarını açılmasını engelleyecek şekilde sıkıca kapatır ve elleriyle eşini iterek cinsel ilişkiye izin vermez.

Vajinismus erken çocukluk döneminde ve yetişkinlikte yaşanmış travmalar, cinsel istismar, taciz veya tecavüz gibi olaylar sonucu gelişebileceği gibi, kişinin cinsellikle ilgili yanlış ve olumsuz inançlarından kaynaklanabilir. Hamilelik korkusu, daha öncesinde acılı ve ağrılı bir birleşme yaşanmış olması, yetersiz cinsel eğitim, ev yaşantısında katı ve dengesiz dini öğretilerin olması, evde şiddet yaşantısı, aileye ilişkin korkular, bağlanma korkusu, taciz eden bir partnerin olması, güven eksikliği vb. nedenleri vardır.

Vajinismusun tedavisinde herhangi bir ilaç kullanımına gerek yoktur. Bunun yanı sıra tıbbi bir müdahaleye de gerek yoktur. Vajinismus konunun uzmanı bir cinsel terapist ile birlikte uygun psikoterapi yöntemleri kullanılarak ortadan kaldırılabilir.

Bir psikoterapi yöntemi olan EMDR (Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) travma sonrası ortaya çıkan stres bozukluğunun ve bir çok ruhsal bozukluğun giderilmesinde etkili olan bir terapi yöntemdir. Cinsel terapistler, cinsel işlev bozukluklarını başarılı bir şekilde tedavi etmek için farklı teknikler kullanırlar. EMDR ‘de vajinismusun tedavisinde kullanılan etkili ve kısa süreli bir terapi yöntemidir. EMDR nedir? http://www.sezensalihoglu.com/calisma-alanlarim/emdr-nedir/

Çocukluk çağında cinsel travmaya maruz kalmış erişkin kadınlarda EMDR terapisinin travmaya bağlı semptomlarda azalma veya iyileşme sağladığı bildirilmiştir. (Edmond ve ark.1999, Edmond ve Rubin 2004).

EMDR ile vajinismusa sebebiyet veren olumsuz cinsel deneyimler veya travmalar, mevcut işleyiş içindeki tetikleyiciler, uyaranlar ve durumlar hedeflenerek, beklenti ve korkular ele alınır ve gelecekte pozitif bir cinsel yaşantı için çalışılır. Beynin belirli bir bölümünde asılı kalan travmatik yaşantılar EMDR ile duyarsızlaştırılarak, olumsuz etkileri yok edilir. Örneğin, mastürbasyon yaparken yakalanan ve azarlanan bir kız, yetişkin yaşamında çok büyük bir utanç duygusu yaşayabilir. Küçük bir “t”(travma) olarak değerlendirilebilecek bu içsel utanç, daha sonra yetişkinlikte kişinin cinsel işlevini etkileyebilir.  EMDR, istemsiz yanıtı duyarsızlaştırmak ve çocukluk çağı travmasına ilişkin olumsuz bilişi yeniden işlemesine yardımcı olmak için kullanılabilir. Negatif biliş yeniden işlendikten sonra, pozitif biliş kurulabilir. Vajinismusun oluşmasına sebep her ne olursa olsun EMDR ile çalışılması ve ortadan kaldırılması mümkündür.

Yapılan araştırmalarda belirtildiği gibi EMDR terapi yöntemi ile vajinismusun 3 seans gibi kısa bir sürede çözümlendiği söylenebilir. EMDR ile vajinismusun ortaya çıkmasına sebebiyet veren travmatik yaşantılar ve olumsuz inançlar çalışıldığında vajinismusta otomatik olarak ortadan kalkmaktadır.

Boşanan Ebeveynlere Öneriler

Çocuklar için boşanma özellikle üzücü, stresli ve kafa karıştırıcı bir durumdur. Boşanma, hangi yaşta olursa olsun, bir erkek veya kız çocuğunun hayatında büyük bir değişikliğe sebep olur. Çocuklar anne ve babalarının boşanma kararlarıyla karşı karşıya kaldıklarında kendilerini  belirsizlik içinde, öfkeli, suçlu hissedebilirler. Ebeveynler arasındaki aşk kaybına tanık olmak, ebeveynlerin evlilik taahhütlerini çiğnediklerini görmek, iki farklı ev arasında gidip gelmek ve bir ebeveynle yaşarken diğer ebeveynin günlük yokluğuna alışmaya çalışmak, baş etmeleri gereken zorlu bir durum yaratır. Ayrılmış ebeveynlerin çocuklarının (hepsinin olmasa da bir kısmının), çocukluklarını ve yetişkinlik hayatlarını etkileyebilecekleri uzun vadeli sorunları oluşabilir. Ancak, ayrılan ebeveynlerin çocuklarının karşılaştığı sorunların çoğunu, ayrılığın kendisi değil, ayrılan eşlerin aralarındaki anlaşmazlıklar oluşturmaktadır. Bir çocuğun ailesinin dağılmasına üzülmesi normal olsa da, bir ebeveyn olarak boşanma sürecini ve sonrasını çocuklarınız için daha az acı verici hale getirmek için yapabileceğiniz çok şey vardır.

Çocuğuma boşanma hakkında ne kadar bilgi vermeliyim?

Özellikle ayrılmanızın veya boşanmanızın başlangıcında, çocuklarınıza ne kadarını söyleyeceğinizi seçmeniz gerekir. Bazı bilgilerin onları nasıl etkileyeceği hakkında dikkatlice düşünün.

Çocuğun yaşına duyarlı olun. Genel olarak, daha küçük çocuklar daha az ayrıntıya ihtiyaç duyar ve basit bir açıklama ile daha iyi hale gelirken, daha büyük çocuklar daha fazla bilgiye ihtiyaç duyabilir.

Lojistik bilgileri paylaşın. Çocuklara yaşam düzenlemelerindeki, okuldaki  veya aktivitelerindeki değişikliklerden bahsedin, ancak bunları ayrıntılarla boğmayın.

Gerçekleri söyleyin. Çocuğunuza verdiğiniz bilgilerin ne kadar çok ya da ne kadar az olduğu önemli değil, her şeyden önce doğru olması gerektiğinin önemli olduğunu unutmayın.

Boşanma sonrası çocuklarınız ve kendiniz için profesyonel yardım alın. Bazı çocuklar anne-babasının boşanmasını daha kolay atlatır, bazıları ise çok zor zamanlar geçirir. Çocukların bir dizi zor duygu hissetmesi normaldir. Fakat zaman geçmesine rağmen çocuğunuz toparlanamıyor ve gittikçe daha da zorlanıyorsa çocuğunuzun profesyonel yardım almasını sağlamanız faydalı olacaktır.

Ayrılan ebeveynler çocuklarına nasıl yardım edebilirler?

Çocuğunuzun hala kendisini seven iki ebeveyni olduğunu bilmesini sağlayın.

Çocuğunuzu yetişkin endişelerinden ve sorumluluklarından koruyun.

Olup biten şeylerde sorumluluğun çocuklara değil, ebeveynlere ait olduğunu açıkça belirtin.

Çocuklarınıza karşı açık olun ve konuşun. Çocuğunuzun sadece neler olup bittiğini bilmesi gerekmez aynı zamanda soru sormanın uygun olduğunu hissetmesi de gerekir.

Çocuğunuzun kendisini güvende hissetmesini sağlayın. Her iki ebeveyni tarafından bakılacağından emin olması gerekir.

Çocuğunuzla geçirmek için bol bol zaman ayırın.

Çocuğunuzu görmek için yapılacak düzenlemeler konusunda güvenilir olun.

Arkadaş ve akrabalarını görmesi gibi, her zamanki etkinliklere ve rutinlerine devam etmesini sağlayın.

Çocuğunuzun hayatında mümkün olduğunca az değişiklik yapın. Bu, çocuğunuzun, zorluklara rağmen, sevdiklerinin hala onları önemsediğini ve hayatın makul derecede normal olabileceğini hissetmesine yardımcı olacaktır.

Yapmamanız gerekenler

Çocuğunuzu asla aranızdaki çatışmaya çekmeyin.

Çocuğunuzdan taraf tutmasını istemeyin: “Kiminle yaşamak istersin tatlım?”

Çocuğunuza diğer ebeveynin ne yaptığını sormayın.

Eski eşinize geri dönmek için çocuğunuzu ‘silah olarak’ kullanmayın

Eski eşinizi çocuğunuza karşı eleştirmeyin, suçlamayın.

Çocuğunuzun eski eşinizin rolünü üstlenmesini beklemeyin.

Eğer çocuğunuzun boşanmanın etkileri ile baş etmesine yardım etmekte zorlanıyorsanız, dışarıdan yardım isteyebilirsiniz. Bu süreç duyarlı bir şekilde yönetilirse, çocuk yeni durumuna daha iyi adapte olabilir ve uzun vadede zorluk çekmez.

Anne- babalar boşanma sırasında ve sonrasında çocuklarınızın sizden istedikleri var…

Hayatımda yer almak için ikinize de ihtiyacım var. Lütfen beni arayın, e-posta gönderin, mesaj yazın ve bana birçok soru sorun. Sen karışmadığın zaman, önemli olmadığımı ve beni gerçekten sevmediğini hissediyorum.

Lütfen kavga etmeyi bırakın ve birbirinizle iyi geçinmek için çok çabalayın. Benimle ilgili konularda anlaşmaya çalışın. Benim hakkımda kavga ettiğinizde, yanlış bir şey yaptığımı ve suçlu olduğumu düşünüyorum.

İkinizi de sevmek ve her birinizle geçirdiğim zamanın tadını çıkarmak istiyorum. Lütfen beni ve her birinizle geçirdiğim zamanı destekleyin. Kıskanç davranır veya üzülürseniz, taraf tutmam ve bir ebeveyni diğerinden daha çok sevmem gerektiğini hissediyorum.

Lütfen doğrudan birbirinizle iletişim kurun, böylece aranızda mesaj getirip götürmek zorunda kalmam. Bu durum beni fazlasıyla yorar ve yıpratır.

Birbiriniz hakkında lütfen sadece nazik şeyler söyleyin veya hiçbir şey söylemeyin. Diğer ebeveynim hakkında bir şeyler söylediğin zaman, benden senin tarafını tutmamı beklediğini hissediyorum.

Lütfen ikinizin de hayatımda olmasını istediğimi hatırlayın. Anneme ve babama beni büyüteceklerine, bana neyin önemli olduğunu öğreteceklerine ve sorunlarım olduğunda bana yardım edebileceklerine dair güvenmek istiyorum.

Her ne kadar çocuklar için güçlü duygular zor olsa da, aşağıdaki tepkiler boşanma sonrası çocuklar için normaldir;

Çocuklarınızın boşanmanızdan dolayı size karşı öfkeli ve kızgın olması ve bu duygularını dile getirmesi gayet normaldir.

Çocukların yaşamlarında büyük değişikliklerle karşılaştıklarında endişeli olmaları doğaldır.

Ailenin yeni durumuna ilişkin çocuğun üzüntü duyması normaldir ve üzüntü, umutsuzluk ve çaresizlik duygusuyla birleştiğinde, hafif bir depresyon şekli olabilir.

Çocuğunuzun ayrılık veya boşanma ile ilgili sorunlarla baş edebilmesi biraz zaman alacaktır, ancak zamanla kademeli olarak gelişme göstermesi gerekir.

Boşandıktan sonraki birkaç ay sonra işler daha da kötüye giderse, çocuğunuzun depresyon, endişe veya öfke içinde sıkışıp kaldığını görmeniz ek bir desteğe ihtiyacı olduğunun bir işareti olabilir. Çocuklarda boşanmaya bağlı olarak ortaya çıkan depresyon veya kaygı ile ilgili bu uyarı işaretlerine dikkat edin:

Aşırı uyuma veya uykusuzluk şeklinde uyku problemleri yaşaması.

Konsantrasyon bozukluğu yaşamaya başlaması.

Okulda sorun yaşamaya başlaması.

Uyuşturucu veya alkol bağımlılığı

Kendini yaralama, kesme veya yeme bozuklukları göstermesi.

Sık sık kızgınsa ya da şiddetli patlamaları oluyorsa.

Sevdiği kişiler ile görüşmüyor ise.

Daha önceden yaptığı ve sevdiği faaliyetlere ilgisizlik varsa.

Bu veya boşanma ile ilgili diğer uyarı işaretlerini çocuğunuzda görüyorsanız, çocuğunuzun öğretmenleri ile görüşün veya belirli sorunlarla başa çıkabilmek için bir uzmandan yardım alın.

 

Sınav Kaygısı Nedir ve Belirtileri Nelerdir?
Sınavlar hayatımızda çok belirleyici bir rol oynamaktadır. İlkokuldan itibaren başlayan sınavlar başarının belirleyicisi, sonrasında iyi okullara girmenin bir şartı, ileride iyi bir meslek sahibi olmanın anahtarı olarak görülür. Dolayısıyla sınavların bu kadar çok anlamının olması da yoğun bir kaygının yaşanmasına sebebiyet verir. Sınavdan önce az miktarda hissedilen kaygı aslında elinizden gelenin en iyisini yapmanıza yardımcı olurken, kaygının fazlası performansı düşürerek başarıyı olumsuz yönde etkiler. Sınav kaygısı belirli konularda kazanılmış olan bilgilerin sınav sırasında etkili bir şekilde kullanılmasını engelleyen ve buna bağlı olarak başarının düşmesine neden olan aşırı stres ve endişe durumudur. Bu durum kişide fiziksel, duygusal, bilişsel, davranışsal anlamda kendini gösterir. Kişinin sınava girmeden önce midesi bulanır, eli ayağı titrer, kalp atışları hızlanır, terler, karın ağrısı yaşar, uyku düzeni bozulur; kişi aşırı heyecan ve korku duyar, bunun yanı sıra öfke ve hayal kırıklığı, çaresizlik, yetersizlik gibi hisler yaşayabilir. Kendileriyle ilgili “ben yapamam”, “başaramam” gibi olumsuz düşüncelere kapılabilirler. Bazı durumlarda sınav kaygısı o kadar yoğun yaşanır ki, öğrenciler korkularının kaynağını engellemek için sınavdan kaçabilecek veya okulu bırakabilecek pozisyona gelirler.
Sınav Kaygısının Nedenleri Nedir?
-Çocuklarının kaygılarını gidermesi gerekirken, anne-babaların tam aksine yüksek beklenti içerisinde olmaları, zaten sınava dair yoğun stres yaşayan ergenleri daha da kaygılandırmakla kalmayıp bunun yanı sıra gençlerin kendilerini çaresiz hissetmelerine sebebiyet verir. Bu süreçte yalnız kalan gencin iç çatışmalarının bir sonucu olarak ta yoğun sınav kaygısı ortaya çıkabilir.
-Yargılanmanın, eleştirilmenin ve kıyaslanmanın olduğu bir çevre çocuk veya ergende güvensizlik sorunu ve kaygı duygularına sebebiyet verir.
-Kaygılı bir yetiştirme tarzı ile büyüyen çocuklar, hayatlarının her döneminde kaygılı kişiler olacakları için bu durumda
sınav kaygısı çekmeleri de olası bir durumdur.
-Başarısız olduğunda reddedileceği, değer görmeyeceği, sevilmeyeceği düşüncesi çocuk veya ergende sınav kaygısı yaratabilir.
-Sürekli başarısız olduğu deneyimler yaşamış olması, kişide bu durumu değiştiremeyeceği düşüncesi oluşturabileceğinden ötürü kaygı yaşamasına sebep olabilir.
-Gerçekçi hedefler belirlememiş olmak ve yeterince hazırlanmamış olmakta sınav kaygısına sebebiyet verir.
Sınav Kaygısı Ve EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing)
EMDR, travmatik olayların ve geçmişte yaşanmış olan rahatsız edici durumların yarattığı üzücü ve acı veren duyguları duyarsızlaştırmak için kullanılan bir terapi yöntemidir. Hayatımızda sadece büyük travmalar değil, çocuklukta yaşamış olduğumuz utanç verici olaylar, hayal kırıklıkları, aşağılanma, eleştirilme vb. sık görülen durumlar da uzun süreli olumsuz etkiler bırakırlar ve bu olumsuz etkiler bedenimizde ve zihnimizde yükselerek algımızı etkilerler ve şimdiki zamanda mutsuzluğa ve uygunsuz davranışlara yol açarlar. Dolayısıyla bunlarda bir travmadır ve bu anılarda işlevsel olmayan bir şekilde yanlış bir anı formunda depolanmışlardır. EMDR sadece travmanın tedavisinde etkili değildir. Bunun yanı sıra anksiyete bozuklukları, yeme bozuklukları, panik atak, fobiler, madde kötüye kullanımı, bağlanma bozuklukları gibi bir çok bozukluğun tedavisinde kullanılmaktadır.
EMDR sınav kaygısı için de çok etkili ve hızlı bir tedavi yöntemidir.
Günlük hayatımızda yaşadığımız her anı, beynimizin sağ ve sol bölümleri arasında gidip gelerek işlenir ve işlenen bu anılar hafızamızda normal bir anı olarak yerini alır. Ama bazen öyle olumsuz yaşantılar olur ki beynimiz bunu işleyemez ve bu anılar travmatik bir yaşantı olarak hafızamızda asılı kalır ve zaman zaman bir takım tetikleyiciler ile aktif hale gelerek bize olayın ilk günündeki gibi rahatsızlık verir.
Sınavlarla ilgili olumsuz düşünce ve duygularımızın kaynağı da çoğu zaman işlenmemiş anılardır. EMDR ile gencin sınav kaygısına sebebiyet verebilecek, öncesinde yaşamış olduğu olumsuz deneyimler ve kendisi hakkında sahip olduğu olumsuz inançları üzerine çalışılır. Bu şekilde yaşanmış olan olumsuz anıların beyinde işlenmesi sağlanarak, kişinin sınav kaygısına bağlı olarak verdiği bedensel tepkilerin ve sınava dair olumsuz inançların hızlı bir şekilde yok olması sağlanır. EMDR yönteminin çok hızlı ve etkili bir şekilde sonuç veriyor olması tedavi süresini oldukça kısaltmaktadır ve çoğunlukla 2-4 seans gibi kısa bir sürede sınav kaygısı tamamiyle ortadan kalkmaktadır.

EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing) türkçe anlamıyla Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme’dir.
EMDR sekiz evresi ve bir çok prosedür ve metodu olan geniş kapsamlı, bütüncül bir psikoterapi yöntemidir. Ne yazık ki bazı acı veren anılar inatçı olurlar. Bunun nedeni bazı olaylardan duyulan rahatsızlığın çok yüksek düzeyde olmasıdır, öyle ki beynin bilgi işleme sistemi bozulur ve anıyı kendi başına çözüme götüremez. Bu şekilde olan travmatik anıları beyin bir nevi hazmedemez ve bu anılar beynin bir bölümünde asılı kalırlar ve en ufak bir tetikleyici ile aktif hale gelirler ve bu şekilde rahatsızlık düzeyimiz yükselir. Olay sanki yeni yaşanmış gibidir ve olay anında hissedilen duygu ve düşünceler hala çok canlıdır.
EMDR ile bu olumsuz anıların işlenmesi sağlanarak beynin bu anıyı hazmetmesi ve normal anı ağlarının arasına gönderilmesi sağlanır. Bir olay yeterli şekilde işlendiğinde, biz o olayı hatırlarız, ancak eski duyguları ve hisleri tekrar hissetmeyerek rahatsız olmayız. Anılarımız tarafından bilgilendiriliriz, fakat kontrol edilmeyiz.
Hayatımızda sadece büyük travmalar değil, çocuklukta yaşamış olduğumuz utanç verici olaylar, hayal kırıklıkları, aşağılanma, eleştirilme vb. sık görülen durumlar da uzun süreli olumsuz etkiler bırakırlar ve bu olumsuz etkiler bedenimizde ve zihnimizde yükselerek algımızı etkilerler ve şimdiki zamanda mutsuzluğa ve uygunsuz davranışlara yol açarlar. Dolayısıyla bunlarda bir travmadır ve bu anılarda işlevsel olmayan bir şekilde yanlış bir anı formunda depolanmışlardır.
EMDR’nin birincil hedefi bu deneyimleri işleyerek yanlış formda depolanan bu anıları, normal anı havuzuna göndererek danışanın özgürce şimdiki zamana geçişini sağlamaktır. EMDR ile yaşanılan sorunların temelini hazırlayan geçmiş deneyimlere (yaşantılara) erişilir, rahatsızlıklara neden olan şimdiki durumlar işlemden geçirilir ve gelecekteki başarılar için gerekli olan yeni öğrenim, beceri ve perspektifler bellek ağları içine alınır.
EMDR terapisi seansları sırasında insanlar uyanıktır ve yeteneklerinin tam kontrolüne sahiptirler.

EMDR Nedir?

EMDR, Türkçe açılımıyla Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme, güçlü bir psikoterapi yaklaşımıdır. Bugüne kadar her yaştan yaklaşık 2 milyon kişinin farklı tiplerde psikolojik rahatsızlıklarının başarıyla tedavi edilmesini sağlamıştır.

EMDR Nasıl Geliştirildi?

EMDR’nin gelişimi 1987 senesinde, Dr. Francine Shapiro’nun göz hareketlerinin rahatsız edici düşüncelerin şiddetini azaltabildiğini tesadüfen keşfetmesiyle başladı. Dr. Shapiro bu etkiyi travmaya maruz kalmış kişiler üzerinde bilimsel olarak inceledi ve tedavide sağlanan başarıyı gösteren çalışmasını yayınladı (Journal of Traumatic Stress, 1989).

O tarihten itibaren EMDR, tüm dünyadan terapistlerin ve araştırmacıların katkılarıyla hızla gelişti. Günümüzde EMDR, birçok farklı terapi ekollerinden ögeleri içeren, farklı tanı almış durumlara özel standartlaştırılmış protokolleri bulunan, bütüncül bir terapi yöntemidir.

EMDR Nasıl İşliyor?

EMDR teorisinin altyapısını oluşturan Adaptif Bilgi İşleme Modeline göre beyin, fizyolojik temelli bir sistemle, her yeni deneyim aracılığı ile kendisine ulaşan bilgiyi işler ve işlevsel hale getirir. Duygu, düşünce, duyum, imge, ses, koku gibi bilgiler işlenip ilişkili anı ağlarına bağlanarak bütünleşir. Böylece o deneyimle ilgili öğrenme gerçekleşir. Edindiğimiz bilgiler gelecekte tepkilerimizi uygun bir şekilde yönlendirmek üzere depolanmış olur.

Bu sistem normal çalıştığında ruh sağlığını ve insan gelişimini öğrenme yoluyla desteklediği için adaptif, uyumlu bir mekanizma olarak kabul edilir.

Travmatik veya çok fazla rahatsız eden olaylar yaşandığında bu sistem bozuluyor gibi gözükmektedir. Yeni bilgi işlenip mevcut anı ağına entegre olmaz. Deneyimi anlamlandırabilmek için anı ağlarındaki işlevsel bilgilerle bağlantı kurulamaz ve akıl sağlığına uygun sonuçlar çıkarılamaz. Sonuç olarak öğrenme gerçekleşmez. Duygular, düşünceler, imgeler, sesler, beden duyumları yaşandığı haliyle depolanır. Bu nedenle bugün yaşanan bazı durumlar bu izole kalmış anıları tetiklerse, kişi o anının bir kısmını ya da bütününü yeniden yaşar gibi etkilenir.

EMDR’ye göre rahatsızlıkların, olumsuz duygu, düşünce, davranış ve kişilik özelliklerinin arkasında uyum bozucu, işlev bozucu, işlenmeden ve izole bir şekilde depolanmış bu tür anılar yatar. Kişinin kendisi ile ilgili olumsuz inançları (örn: Ben aptalım), olumsuz duygusal tepkileri (başaramamaktan korkma) ve olumsuz somatik tepkileri (sınavdan önceki gece karın ağrısı) problemin kendisi değil, semptomları, bugünkü dışavurumlarıdır. Bu olumsuz inanç ve duygulara yol açan işlenmemiş anılar şimdiki zamandaki olaylar tarafından tetiklenmektedir.

Doğal afetler, büyük kazalar, kayıplar, savaş, taciz, tecavüz gibi önemli travmaların yanı sıra, başta çocukluk çağı olmak üzere her yaşta yaşanan ve etkisi travmatik olan her tür yaşantı; günlük hayatta aile, okul, iş çevresinde yaşanan olumsuz olaylar, şiddete maruz kalmalar, aşağılanmalar, reddedilmeler, ihmal ve başarısızlıklar işlenememiş anılar arasında yer alabilirler.

EMDR, bu tür izole anıların işlenmesini sağlayan fizyolojik temelli bir terapidir. Beynin zamanında yapamadığı işlemi yapmasını sağlar. Kilitli kalmış anı ile diğer anı ağları arasında ilişki kurulması, öğrenmenin sağlanarak bilginin adaptif bir şekilde depolanması mümkün olur. Danışan artık rahatsız olmaz ve anıyı yeni ve sağlıklı bir perspektiften görür.

EMDR terapisi ile sadece semptomlar ortadan kalkmaz. Yeni bakış açısının kazandırdığı pozitif inançlar ve olumlu duygular kişinin kendisine, ilişkilerine, dünyaya bakışını da olumlu yönde değiştirip kişisel gelişim sağlar.

EMDR Terapisi Nasıl Uygulanır?

EMDR terapisinde 8 aşamalı, üç yönlü (geçmiş, şimdi, gelecek) bir protokol uygulanır. Hedef, geçmişte yaşanan anıların yeniden işlenerek duyarsızlaşmanın sağlanması, bugünkü semptomların tedavisi, danışanın gelecekte karşılaşacağı benzer sorunlar karşısında, kazandığı olumlu inanç ve duyguların geliştirdiği yeni bakış açısının yönlendirdiği davranışları gösterebilmesidir.

EMDR Protokolü

Danışan Geçmişi: Semptomlar ve sorunların kaynağı olan anılar ve gelecekle ilgili hedefler belirlenir ve tedavi planı oluşturulur.

Hazırlık: Danışan EMDR hakkında bilgilendirilir, işlemlemeye hazır hale getirilir.

Değerlendirme: Terapist, danışanın hedef anıyı temsil eden resmi, bu resimle ilgili bugünkü negatif inancını ve duygularını, bedenindeki hislerini ve yerini ve arzuladığı pozitif inancını belirlemesine yardımcı olur.

Duyarsızlaştırma: Bu aşamaya danışanın anıyı temsil etmek üzere seçtiği resme odaklanması, negatif inancını düşünmesi, negatif duygularını yaşaması ve tüm bunların bedeninde yarattığı değişimi hissetmesi ile başlanır. Ardından danışan zihnini serbest bırakır. İçeriğini veya nereye doğru gittiğini kontrol etmeden zihninden geçen her şeyin farkına varır.

Danışan işlemleme sırasında terapistin iki yöne hareket ettirdiği parmağını gözleriyle takip eder. Danışanının zihninden geçenlere ve göz hareketlerine aynı anda dikkatini vermesinin, beynin sağ ve sol yarımküresini ilişkiye geçirdiği düşünülmektedir.

Beyin, yaşantılardan gelen bilgiyi REM uykusu (Hızlı Göz Hareketli Uyku) sırasında işler. EMDR’de uygulanan çift yönlü göz hareketlerinin benzer bir fizyolojik etkiyi, uyanıkken sağlayabildiği öngörülmektedir. Aynı zamanda, çift yönlü işitsel uyarım, çift yönlü dokunma gibi farklı uyarımlardan da yararlanılmaktadır.

Terapist her setten sonra, danışana zihninden geçenleri sorar, işlemlemeyi kontrol eder ve tüm süreçte danışana rehberlik eder. Anı ve danışanın kendisi ile ilgili pozitif düşünce ve inançları (örn: Elimden gelen her şeyi yaptım) arasında bağlantı kuruluncaya ve anı daha az rahatsızlık verir hale gelinceye kadar işleme sürdürülür.

Yerleştirme: Danışanın pozitif inancını pekiştirmek amacıyla setler uygulanır.

Beden Tarama: Danışanın bedenini taraması ve rahatsızlık veren bir duyum varsa işlenmesi sağlanır.

Kapanış: Terapist danışana geribildirimde bulunur, gerektiğinde rahatlatacak bazı teknikleri uygular, seanstan sonra neler olabileceğini anlatır. Psikolojik tepkileri hakkında kısa notlar almasını ister.

 

Yeniden Değerlendirme: Bir önceki seansın değerlendirilmesi yapılır. Terapist önceki seansta ulaşılmış pozitif sonuçların yerleşip yerleşmediğini kontrol eder. Ayrıca danışandan gelen yeni verileri değerlendirir. Bu değerlendirmeler sonucunda işlemleme süreci devam eder veya diğer anılarla çalışılmaya başlanır.

İşlenmemiş, geçmiş ve yakın zaman anı veya anıların işlenmesi tamamlandığında bugünkü rahatsızlık veren semptomlar da büyük ölçüde kaybolur. Yine de her bir semptom tekrar taranır ve gerekirse işlenir. Böylece protokolün Geçmiş ve Bugün aşamaları tamamlanır ve Gelecek aşamasına gelinir.

Terapist danışandan daha önce belirlenmiş, işlevsel olmayan tepkileri harekete geçiren her bir güncel tetikleyici durum için arzu ettiği davranışları belirtmesini ister. Terapist ve danışan beraber arzu edilen davranışların sergilendiği senaryolar hazırlar. Danışan bu senaryoları adım adım hayalinde yaşar ve rahatsızlık veren noktalarla karşılaşılırsa işlenir. Gerekirse danışana yeni bilgi ve beceriler kazandırılır. Böylece danışanlar daha önce sorun yaşadıkları durumlarla baş etmeye hazır hale gelirler.

EMDR Ne Kadar Sürer?

EMDR terapi literatüründe ‘kısa süreli terapiler’ grubunda yer alır. EMDR tedavisinin ne kadar süreceği sorunun tipi, danışanın bugünkü yaşam koşulları, önceki travmaların sayısı ve etkisi ile bağlantılıdır. Her kişinin bilgileri kendi değerleri ve deneyimleri doğrultusunda kendine has bir biçimde işlemesi de süreyi etkiler.

EMDR’nin Etkinliği Kanıtlandı mı?

Sayıları 20’ye yakın kontrollü araştırma sonucunda EMDR’nin danışanların çoğunluğunun travma sonrası stres semptomlarını etkili bir biçimde azalttığı veya yok ettiği, genellikle psikolojik sorunları ile bağlantılı olan semptomlarda da (endişe gibi) azalma sağladığı görülmüştür. EMDR birçok uluslararası sağlık ve devlet kurumu tarafından da etkili bulunmaktadır. Bunlardan bazıları:

Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO, World Health Organization)

Amerikan Psikiyatri Birliği (American Psychiatric Association)

Uluslararası Travmatik Stres Çalışmaları Birliği (International Society for Traumatic Stress Studies)

Amerika Savaş Gazileri Bakanlığı (U.S. Department of Veterans Affairs)

Amerika Savunma Bakanlığı (U. S. Department of Defense)

Birleşik Krallık Sağlık Bakanlığı (United Kingdom Department of Health)

Ulusal İsrail Akıl Sağlığı Kurulu (Israeli National Council for Mental Health)

 

 Daha fazla bilgi aşağıdaki web sitelerinde bulunabilir:

EMDR International Association: www.emdria.org

EMDR Europe: www.emdr-europe.org

EMDR Institute: www.emdr.com

EMDR Türkiye: www.emdr-tr.org

 

KAYNAKLAR:

1-Shapiro, F., Eye Movement Desensitization and Reprocessing: Basic Principles, Protocols and Procedures, 2nd Edition, Guilford Press, Newyork, 2001.

2-Shapiro, F. , EMDR Terapisi Teknikleri ile Acı Anıları Silmek, Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul, 2012.

3-Royle, L. , Kerr, C. , Integrating EMDR into your Practice, Springer Publishing Company, Newyork, 2010.

4-Parnell, L. , EMDR in the Treatment of Adults Abused as Children, W.W. Norton & Company, Newyork, 1999.

5-Kavakçı, Ö. , Ruhsal Travma Tedavisi için EMDR, HYB Basım Yayın, Ankara, 2012.

6-EMDR Treatment and Training Manual / Level 1, EMDR Institute.Inc,2002 (Türkçe’si yayımlanmamış metin,DBE).

7-EMDR Treatment and Training Manual / Level 2, EMDR Institute.Inc, 2002 (Türkçe’si yayımlanmamış metin, DBE).

8-Facilitator Guidelines, Policies and Training Handbook, EMDR Institute.Inc, 2002 (Türkçe’si yayımlanmamış metin, DBE).

9-EMDR as an Integrative Psychotherapy Approach, Edited by Shapiro F., American Psychological Association, Washington, DC, 2002.

10-Grand, D., Işık Hızında Duygusal İyileşme – EMDR, Kuraldışı Yayıncılık, İstanbul, 2005.

11-Professional Brosure; EMDRIA (EMDR International Association) Press, 2005.

12-Ören, E., Solomon, R. , EMDR Therapy: An overview of ist Development and Mechanisms of Action, Ç: Önder Kavakçı, EMDR Türkiye E-Bülteni, Sayı 2, Ocak 2013.

 

Not: Yazı EMDR Derneğinden alınmıştır. (http://www.emdr-tr.org)